VÜCUT DİLİ VE MİMİKLER
İnsan yüzü bir cümle kurarken dahi mimikten mimiğe geçiş yapar. Kayıda alınmış binlerce mimiğimiz var. Her bir mimik insanların ilişki kurmasını sağlıyor. Papağanlar da bizim gibi. İletişim için seslerinin yanısıra, tüylerini, gagalarını, hareketleri kısacası vücut dillerini kullanıyorlar.
Kuşun mimiği mi olurmuş, demeyin, var. Kuşlar mimik mi okurmuş demeyin, gayet iyi okurlar hem de insanlardan çook çook daha uzmandırlar bu konuda. Gözlerinizdeki küçücük bir oynama bile onlara çok şey anlatır. Kendi aralarındaki ilişkilerde göz bebeği büyüyüp küçülmesi bile bir şeylerin ifadesidir. Papağanların sizin yüzünüzdeki ifadeleri çözmesi için
dikkat etmesine gerek yoktur; mimik okuma ve anlam çıkarma olayı onlarda otomatik olarak gerçekleşir. Papağanınız yüzünüzdeki ifadeden (siz farketmesiniz dahi) ne düşündüğünüzü, ne hissettiğinizi bir anda çıkarır. Öfkeli misiniz, sevinçli misiniz, hüzünlü müsünüz, kuşunuzdan ufacık da olsa korkuyor musunuz, kuşunuza bir sürpriz mi yapacaksınız? Ondan hiçbir şey gizleyemezsiniz! EĞER yüzünüzdeki ifadeleri kontrol etmezseniz.
Papağanlar ne düşünüp hissettiğinizi bilir dedim. Ama şimdi şöyle bir şey de diyeceğim: vahşi bir papağanın doğasından getirdiği bir kodlama sistemi vardır kafasında. Bu doğal kodları bizim hareketlerimize oturtmaya çalışıp bizi anlamaya çalışırlar. Ortak noktalarımız vardır; koktuğumuzda gözlerimizi iri iri açarız ve daha hızlı nefes alıp veririz. Onlar da öyle. Şefkatli olduğumuzda daha sakin davranırız daha hafif ve yumuşak bir tonda konuşuruz. Sevinçli olduğumuzda yüz kaslarımız daha uyanık ama rahattır vs. Onlar da aynı şekilde tüylerini, seslerini, gözlerini kullanarak bu duyguları "çok benzer" şekilde ifade eder.
Sıkıntılı bir gün geçirdiniz. Kafanızı dağıtmak için, hem de kuş evladınızla ilgilenmek için ona eğitim vermeye niyetlendiniz. Size olacakları söyleyeyim: Papağanınız anında sıkıntınızı görecek ve hissedecek, o da aynı şekilde canı sıkkın davranmaya başlayacak, sizinle inatlaşacak. Sonunda siz sinirlenirsiniz, o sinirlenir, eğitim fiyaskoyla sonuçlanır hem de artık ikiniz de kendinizi berbat hissediyorsunuz. :) Bunun önüne geçmenin iki yolu var; ya eğitimi daha keyifli olduğunuz başka bir zamanda yaparsınız, yada rol yaparsınız! T sopaya koydunuz papağanınızı. Sizi okumaya çalışıyor. Gözlerinizi heyecanla kocaman kocaman açın ve gülümseyin, evet içten hiç de öyle hissetmiyor olsanız da. Onunla tatlı bir ses tonuyla konuşun ve tüm ilginizi papağanınıza verin ve iş yerindeki finansal bilmem ne sorunlarını yada hasta ana babanızı unutun. Evet, artık karşınızda neşeli hatta sizi de neşelendirecek bir papağan var artık. Mimiklerinize ve ilginize eğitim boyunca dikkat ederseniz papağanınızın da buna uygun davrandığını göreceksiniz.
Papağanlar sizin ruh halinize hatta kalabalıksanız ev ahalisinin ruh haline göre davranırlar. Durgun bir gün geçiriyorsanız, papağanınız da durgun bir gün geçirir. Neşeli ve canlıysanız, o da neşeli ve canlıdır. Bunalımlıysanız o da bunalımlıdır, sinirliyseniz o da sinirli. Bu hoş bir şey gibi görünebilir ancak papağanların ruh sağlığı bizimkinden hassastır. Bir evde sürekli kavga, üzüntü, mutsuzluk, ağlama zırlama olayları varsa, o evin papağanı büyük ihtimalle tüy yoluyordur yada yolacaktır. Keyifsizdir, yemek konusunda daha kaprislidir, daha az oyun oynar, bütün gün olduğu yerde oturup durur vs. Yani mutsuz bir kuşun yaptığı her şeyi yapar. Daha önce on beş bin kere belirttiğim ve belirteceğim gibi, papağanlar çocuk gibidir ve çocuklar gibi ebeveynlerinin halet-i ruhiyyelerinden etkilenirler. Bu nedenle onların yanında kavga etmemeli, ağlamamalı ve bunalım müzikleri dinleyerek rakı içmemelisiniz :) Aksi taktirde "sorunlu bir çocuğunuz" olur. Onun yanında rol yapın. Zor mu gelir, kolay mı bilmiyorum ama "niye ben onun yanında istediğim gibi davranamıyorum, onu rahatlamak için aldım ben" demeyin. Birincisi o bir stres topu değil, çok duygusal, çok kolay strese girebilen bir canlı, ikincisi o kadar sinir stres harbi yaşıyorsanız köpek falan almalıydınız, papağan değil.
Her neyse, vücut dili meselesine geri dönelim. Papağanlar için en önemli kendini ifade yoludur vücut dili. Bu nedenle onu anlamak ne demek istediğini çözmek için, onun sizi gözlediği gibi siz de onu gözlemelisiniz. Unutmayın o "her davranışı ve hareketiyle" bir şeyler anlatmaya çalışıyor. Her ses, her bakış, her yaramazlık, her tüy hareketi bir anlam ifade ediyor. Papağanlar karmaşık yaratıklardır. İleride konuşmayı öğrendiğinde sizinle konuşarak iletişim kurmak isteyebilir ama kendini gerçek anlamda ifade edebildiği en kuvvetli alan vücut dilidir. O sizin dilinizi öğrenebiliyorsa, siz de öğrenebilirsiniz, öğrenmelisiniz.
PAPAĞANLARIN SESLERİ
Papağanlar doğal hayatlarında vokalizasyonu birbirleriyle diyalog kurmak, besinlerin yerlerini belirtmek, tehlikeyi haber vermek gibi nedenlerle kullanır. Nasıl Türkçe'de eşsesli kelimeler varsa, papağanların dilinde de eşsesli ama faklı anlama gelen ötüşler vardır. Bunların arasındaki ayırımı anlamak için papağan evladınızı iyi gözlemek ve vücut dilini çook iyi anlamak durumundasınız.Heyecan, Öfke, Korku, Sevinç, İhtar, Alarm, Endişe, Mutluluk, Çağrı, Yemek isteme, Şakalaşma vb. durumlarda papağanınız ötecektir. Her duygunun nasıl bir ötmeye karşılık geldiğini dediğim gibi zamanla kendiliğinizden öğrenirsiniz. Ama ben başlangıç olsun diye yardımda bulunayım:
Hırlama/Tıslama:
Papağanınız sesleri mutlaka mimikleri ve vücut diliyle destekleyerek çıkarıyordur. Bu nedenle onun hareketlerine çok dikkat etmelisiniz. Genelde korku, öfke, ihtar ve endişe birbirine karıştırılır. Bu duygulara karşılık gelen ses "hırlama" ya da "tıslama"dır. (kuştan kuşa değişir bu sesin tonu)- Korku hırlaması, yüksektir; kuşun gagası açıktır ama vücudu sürekli bir gerileme, sakınma halindedir. Ayaklar kararsızdır, sizin öne hamleniz daha çok gerilemesine neden olur. Vahşi kuşların büyük çoğunluğu korku nedeniyle hırlar. Korkan bir kuşa yukarıdan bakıyorsanız, büyük ihtimalle kafasını geriye atacak, gagası vücudunu koruyacak biçimde öne çıkacaktır.
- Öfke hırlamasında vücut hareketleri korkusuzdur. Hatta sinirle sağı solu ısırabilir, bir şeyleri yere atıp hıncını onlardan çıkarabilir. Gaga yine açıktır, tüyler yine kabarıktır ve hırlayış inişli çıkışlıdır. Bu durumda ona elinizi uzatırsanız büyük ihtimalle sinirli bir ısırık alırsınız.
- İhtar hırlaması hafiftir. Daha çok homurtu şeklinde ama vücut hareketleri biraz kararsızdır. Boynu uzar, başı aşağı yukarı sağa sola hareket eder, gaga yine öndedir. Arada susar, hareketlerinize bağlı olarak homurtunun düzeyi artar.
- Endişe hırlaması hafif bir hırıltı olarak başlar. Bazen hiç ses çıkarmadan kabarık ve gaga önde durabilir. Yada belli belirsiz "brr.." sesleri gelebilir kulağınıza. Bu durumda onun hoş bir sesle konuşun çünkü ihtiyacı olan tek şey, endişelenecek bir şeyin olmadığını ona göstermek.
Hırlama ve homurtular illa size ya da bir insana karşı kullanılmaz. Sevmediği ya da tanımadığı bir eşyaya karşı da kuşunuzun tepki vermesi olağandır. Örneğin Rika “Öcü” adını verdiğimiz zürafa bozması bir oyuncaktan çok korkuyor. Eğer elimde Öcü’yle birlikte yaklaşırsam ona, hırlamaya homurdanmaya başlıyor. Homurdandığı şey ben değilim burada, öcü. Daha ileri gidersem, korkup kaçar. Elbette ben onu korkutmak yerine öcüyü tekme tokat dövüp başka bir odaya fırlatıyorum, böylece Rika memnun ve mutlu bir kuş oluveriyor.
Çığlıklar:
Çığlıklar da bir çok nedene dayanabilir; neşe, alarm, ilgi çekmek, çağrı vb.Burada en dikkat edilmesi gereken neden alarm sesidir. Kuşunuz avazı çıktığı kadar bağırarak belli sesleri tekrar ediyorsa bu genelde hep "aa keyfi yerinde ötüyor" diye yorumlanır. Bazen hoşa gider, bazen kuşa "susması" söylenir (öten kuşa boş yere "sus!" ya da "kapat çeneni" demek de ayrı bir durum tabii) Hayır, bazı durumlarda bu sesler "sürüyü tehlikeye karşı uyarmak" maksatlı çıkarılır. (evet, burada sürü siz yada aileniz oluyor)
Kuşunuz pencereden dışarı bakıyordu, sonra birden bir şey gördü ve hareketlenmeye başladı. Ancak neşeliden ziyade endişeli. Ayrıca gördüğü şeye yaklaşmaya çalışmak yerine olduğu yerde duruyor, yada bir aşağı bir yukarı gidiyor. Ve bağırıyor. Bu bağırma bilmem kaç kilometre öteden bile duyulabilecek türde bir bağırma da olabilir, hafif, endişeli ıslıklar da. Bu durumda kuşunuzu elinize almalı ve onu oradan uzaklaştırmalısınız yada bakıp bağırdığı şey evin içindeyse o nesneyi uzaklaştırmalısınız. Onunla "ilgilenmelisiniz". Bu durumda ona susmasını söylemek yada onu azarlamak vs. gibi davranışlar büyük bir haksızlık. Onun derdi "sizi -tehlike- olduğunu düşündüğü şeye karşı uyarmak."
Bazen alarm ötüşleri savunma ve uyarı hareketleriyle birlikte görülür. Kuş bir şey görür ve ona karşı savunmaya girişir, kabarır, boşluğa gaga sallar, bir yandan da garip hırıltılı seslerle sizi dikkatli olmanız konusunda uyarmaya başlar. (bu çok eğlencelidir aslında bir açıdan :D) Kuş davranışları ve sesleri konusunda bilgisiz ve tecrübesiz insanlar kuşun "dikkatli ol! Tehlike!" mesajını anlamayarak onun agresifleştiğini yada trajik bir şekilde "şımardığını, oyun oynadığını" düşünür. Doğal olarak ortaya zavallıca bir durum çıkar: bir yanda "Tehlike! Kaçıın!" diye bağırıp çağıran bir kuş, öte tarafta kuşunun şımarıklık yaptığını sanan ve el çırparak "canım! hahaha neler yapıyor!" diye sevgi gösterisinde bulunan bir insan :) Bence komik. Bakın bu linkte bir video var. Youtube da gezinirken rastlamıştım. İşte bu videodaki kuşun davranışları ve çıkardığı sesler tam olarak yukarıda bahsettiğim şey. Bu kuşun korktuğu ve hırladığı şey, sizin üzerinizdeki bir atkı da olabilirdi.
Kuşunuz kabarık ve mutlu bir halde, ve yine değişik çığlıklar atıyor. İşte buna "mutlu" diyebiliriz. Kuşunuz hareket halinde ve kanat çırparak orada burada yarasa gibi sallanarak çığlık atıyor, işte buna "neşeli" diyebiliriz. Siz odada değilsiniz ve sürekli "aynı tonlarda" bir çığlık atıyor. İşte bu da çağrı sesi. Çağrıyı sadece size yapmayabilir. Pencereden bakarken gördüğü bir kuşu da çağırması mümkün. Kuşunuz olur da sizi çağırırsa, siz de "belli" bir kelime kullanarak hemen yanına gidin;
-Juuk!
-Neredesin?
ya da
-Viiyyaak!
-Rikaa! (papağanımızın adı herneyse) gibi.
Bu iki sebepten önemlidir; birincisi, sizi çağırdığında, onun sesine tepki verdiğiniz için kuşunuz "iyi, anlaşıyoruz ve beni dinliyor" hissine kapılır ve bu his aranızdaki ilişkinin gelişmesinde önemlidir. İkincisi, olur da kuşunuz uçar kaçarsa ya da evin içinde bir yerlerde kaybolursa, onu bulmanız için bu şekilde karşılıklı çağırma sesleri oluşturmak önemlidir.
Tepkisel sesler:
Yine örnekle anlatayım: Rika tüm afrika griler gibi biraz sakar bir kuş. Arada perdelerden yarasa gibi sarkarken ya da oyun bahçesinde bir daldan ötekine atlarken düşebiliyor, ya da ayağı bir şeye takılıyor, dengesini kaybediyor vs. Bu durumlarda Rika “bik!” diye bir ses çıkarır. Bunun insancadaki açılımı, “Ay!” dır. :)Papağanlar karşılaştıkları durumlara özgü sesler çıkarabilirler. Bu seslere dikkat etmemiz, papağanımızı anlamamız için önemlidir. Başı dertte olduğunda, mama istediğinde, suyunu döktüğünde, bir yaramazlık yaptığında, ilgi istediğinde vs. belli bir ses çıkarması mümkündür. Elbette bu sesler, aranızdaki ilişki sağlamlaştıkça ortaya çıkacaktır. İlk zamanlarda hiçbir derdini sese ve harekete dökmemesi normaldir. Çünkü bir kuş size ne kadar hızlı alışırsa alışsın, “bağlanma”, “güvenme” ve “benimseme” uzun zaman alacaktır. Siz olumlu davranışlarınızla bu süreyi kısaltabilirsiniz o kadar. Çevre ve kişiye bağlandıkça onun tepkisel ses ve davranışlarını tanımaya başlarsınız.
Sesle ilgili başka konular da var, ama şimdilik bu kadar. Zamanla makalelerin sayısı artacak.
Papağancıklarımız, bir şeyi isteyip istemediklerini, korkularını, öfkelerini, mutluluklarını, heyecanlarını aslında bize anlatıyorlar, ancak bazen verdikleri işaretleri kaçırabiliyoruz. Bunun sonucunda ısırılabiliyoruz, kuşlarımızda güven fobisi yaratabiliyoruz. Bizim işaretleri okumayı bilmememiz iki taraf için de kayıp oluyor. Ama, inanın ki kuşunuzu biraz tanıdıktan sonra işaretleri okumak çok kolay. Bu mini-rehberin de yardımıyla, sorunlarınızı kısa sürede aşacağınızı umuyorum. Bu rehberde, bize sevimli modelimiz Maşuk eşlik edecek.PAPAĞANLARDA AGRESYON
Öncelikle, kuşumuzun işaret vermek için kullandığı bazı tüyleri görelim.
Boyun Tüyleri,
Sırt ve Kanat Tüyleri,
Yanak Tüyleri,
Ve elbette, gaga.
Yukarıdaki resimde, Maşuk ısırmıyor. Sadece gagasını açıp kapatarak, “Bak, ısırırım ha, uzak dur,” tehdidinde bulunuyor. Eğer bu anda ona yaklaşırsam, anında ısırılırım. Bu çok açık bir tehdittir. Ancak, bazen o kadar da belirgin olmayabiliyor. Nasıl mı?
Kuşlarımız, heyecanlandıkları veya rahatladıkları zaman tüylerini kabartabilirler. Heyecansa üç türlüdür : korku, öfke, mutluluk. Kuşunuzun heyecanının ne yönde olduğunu anlamak içinse onu biraz tanımanız gerekiyor. =) Genelde, bunu yüz ifadeleriyle çok güzel belli ediyorlar. Korktuklarında genellikle tüylerini iyice yapıştırıyorlar. Gözler hızlı hızlı büyüyüp küçülüyor, nefes alışı hızlanıyor. Korku anında üzerine giderseniz öfkeye dönüşüyor ve tüyler kabarıyor, bazen gaga açılıyor, tabi ki ısırılıyorsunuz. Mutluluk zamanlarında ise yüzlerinde çok huzurlu, rahat bir ifade oluyor. Hatta bir yandan da gagasının hafif hafif çıtırdatıyorsa değmeyin keyfine =) Alttaki resimler, sayın Maşuk’un öğle uykusundan önce çekilmiş fotoları, kendisi saat 2 - 2,5 ta kestirmeyi seviyor. Eğer kuşunuz bu fotoğraflardaki gibi duruyorsa, gayet rahat ve mutludur. Gidip izin verirse sevin hatta bol bol. Uykudan önce çok hoşlarına gidiyor özellikle.
Gördüğünüz gibi, gayet sakin, mutlu, rahat bir ifadesi var. Tüyler kabarık ama, bu korku veya öfke göstergesi değil. Kuşunuzu tanıdıkça daha kolay yorumlayacaksınız.
Şimdi ekleyeceğim fotoğraflar, özellikle kuşunuz tarafından sürekli ısırılıyorsanız size çok tanıdık gelecek. Bu haldeki bir kuşa asla ama asla gereğinden fazla yaklaşmayın, ele gelmeye ya da dokunmaya zorlamayın. Ona kendi alanını verin, “İstemiyorsan, istediğin zaman oynarız.” deyin. Ona saygı duyun, ki siz kendi alanınıza ihtiyaç duyduğunuzda kuşunuzdan aynı saygıyı görün.
BU KUŞA YAKLAŞMAYINIZ!!
Bir de, hafif gerginlikteki Maşuk’u göstereceğim sizlere. Bu fotoğraftaki gerginliğinin tüm sebebi fotoğraf makinesi. Sayın Maşuk fotoğraflarının çekilmesinden hiç hoşlanmıyor ve eğer fotoğraf çekimi uzarsa, fotoğraf makinesine, “Yok ol!” gagası atmayı da ihmal etmiyor =)
Gördüğünüz gibi, gergin biraz, ama ısıracak kadar da değil. Elimi ısırmıyor, sadece yine de tüylerine dokunmam için izin de vermeyecek. Burada, elimi yaklaştırırken her ihtimale karşı bileğimin gergin derisini kullanıyorum ki, bir anda modunu değiştirip ısırıverirse çok canım acımasın =)
Bir de, eğer kuşunuz sizi sevdirmeye davet ediyorsa, fazla nazlanmayın. =) Gidip sevin. Kuşunuz sizi kendisini sevmeniz için davet ettiğinde, başını önüne doğru eğecek, büyük olasılıkla boyun tüylerini de hafif kabartacaktır. Benimki, eğer o ister de ben sevmezsem, gelip kafasını elime sürtüyor.
Bir de, aşırı mutlu Maşuk fotoğrafımız var =) Burada kendisi terasa çıkıp üzüm yedikten sonra, bir mutluluk dansı yapıyor. Fotoğraftaki gibi tüneğinde gidip geliyor. Gülmekten ölüyoruz =)
Önemli Not : Kuşunuzun gözlerinin büyüyüp küçülmesini her zaman korkuya yormayın. Işığın yüksek olduğu durumlarda, bizim göz bebeklerimizin küçülüşü gibi, onlarınki de küçülüyor, karanlıkta büyüyor. Korku ya da endişeye yormanız için, hızlı hızlı büyüyüp küçüldüğünü gözlemleyin. =)
Begüm
PAPAĞANLARIN VÜCUT DİLLERİNİ ANLAMLANDIRMAK
Şimdi papağanların vücut dillerini okumaya başlayalım. Anlatım araçlarımız neler? Bunları şöyle genel olarak gördükten sonra örneklere geçelim.
Papağanınızın gagası onun en önemli uzvu. Gagasıyla yemek yiyor, gagasıyla sert kabukları kırıyor, gagasıyla kendisini savunuyor, gagasıyla tutunuyor, gagasını duyu organı olarak kullanıyor, onunla çeşitli sesler çıkarıyor, yavrularını besliyor, yuvasını düzene koyuyor vs. Elbette, bunca işleve sahip olan gaga, vücut dilinin de en önemli parçalarından biri halinde.
Kanatlar papağanlar için sadece uçma amacı taşımıyor. Aynı zamanda kanatlar sahiplik ve liderlik durumlarının belirtilmesinde de rol oynuyor. Ayrıca her türlü duygusal değişim ve durumu da kanatlardan anlayabiliyoruz.
Tüyler en kritik araçlardan biri. Kuşların doğal kliması olmalarının yanısıra, her tür duygusal tepki tüyler aracılığıyla anlatılıyor.
Pençelerin esas işlevi ayakta durmak, tutunmak ve büyük papağanlarda tutmak. Fakat aynı zamanda duygusal tepkilerin anlatılmasında da destekleyici bir rolü var.
Seslerin önemini zaten ses linkinde okumuşsunuzdur/okuyacaksınızdır, ayrıntısına girmiyorum.
Ve tüm tepkiler, tüm duygular yukarıda sayılan uzuvları tamamlayacak biçimde, bir hareketle ifade edilir. Papağanınız "her hareketini" bir sebeple yapar. Her hareket sizin onun hissettiklerini anlamanız içindir.
Sönmek
Bütün tüylerini vücuduna yapıştırır ve boyu uzar. Ayrıca bakışlarında belirgin bir endişe vardır. Bu durumdaki bir kuş, ürkmüş, bir şeyden korkmuş bir kuştur. Büyük ihtimalle baktığı yön, korktuğu şeyin bulunduğu yöndür. Bazen tanımadıkları bir gürültü duyduklarında da bu şekilde sönerler ancak bu defa tehlikenin kaynağını göremedikleri için, bir sağa bir sola endişeli ve mutsuz bakışlar atarlar. Komiktir :D Sol yanda, Rika'nın "Öcü" adını verdiğimiz Zürafa oyuncağıyla karşılaşma anını görüyoruz.
Kabarmak
Tüyleri kabarmış bir şekilde kuşunuz oturuyorsa, mutlu ve keyiflidir. Ancakbudurum bütün bir gün sürüyorsa, ve kuşunuzda belirgin bir harektsizlik varsa, hastalık belirtisi de olabilir. Ayrıca kuşlar, üşüdüklerinde de kendilerini sonuna kadar kabartırlar. Sağda, Rika'nın faraş üstüne tünemiş son derece mutlu anını görmekteyiz.
Bir göz açık dinlenmek
Kuşunuz kabarmış, hafif gaga çıtırdatıyor ve gözünün biri kapalı, diğeri açık vaziyette şekerleme yapıyor. Neden biri açık diğeri kapalı? Açık olan gözün bulunduğu istikamette "temkinli olduğu" bir şey vardır, kapalı tarafta ise "tamamen güvendiği" bir şey vardır. eğer size bakan taraf kapalı ise, size tamamen güveniyor, tersiyse, size hala tam bir güveni yok demektir.
Kabararak kuyruk sallamak
Memnuniyet göstergesidir. Sevdiği bir yiyeceği getirdiğinizi gördüğünde, konduğu yeri beğendiğinde ve orada bir müddet takılabileceğini düşündüğünde, odaya girdiğinizde, eğitim vakti geldiğinde, bir oyuna başlamadan önce, banyo yapmadan hemen önce, kısacası papağanınızın hoşuna giden bir şey olduğunda bu memnuniyet ifadesini kullanır. Kabarır, kuyruk sallar, ve bu ifadeyi genelde bir silkelenme ile bitirir.
Kuyruk tararken başını kuyruk köküne sürtmek
Kuşunuz hummalı bir tüy tarama işine girişmiş vaziyette. Bütün vücudunu gagasıyla tararken, sonunda ikiye katlanıp kuyruk kökünü gagasıyla didikliyor ve baş tüylerini bu bölgeye sürtüyor. Bu davranışın nedeni, kuyruk kökünde bulunan yağ ve toz bezelerinden yağ/toz almak. Tarama işlemi sırasında buradan aldığı tozu/yağı diğer tüylerine dağıtıyor, böylece tüy bakımını yapmış oluyor. Tüylerinin parlaklığı, yumuşaklığı, su geçirmezliği ve temizliği bu işleme bağlı.
Gagayla tak! atmak
Gaganın üstüyle size yada başka bir yere çekiç gibi vurmaları bir çok anlama gelebilir. (muhabbet kuşlarında bu tik! atmak olarak adlandırılabilir) Bazen "çek elini!" anlamına gelir, bazen, "hey, n'aber!" anlamına gelir, bazen de sırf şaka olsun diye yada şımarıklık niyetiyle yaparlar. Sizi uykudan uyandırmak için alnınızın ortasına, yada "baksana buraya!" demek için yanağınıza da bir tak! yiyebilirsiniz (başıma geldi). Ani bir hamleye dayandığı için bilmeyenler irkilebilir, ancak korkmanızı gerektiren bir durum yok. Agresiflik göstergesi değildir.
Uçmaya hazırlanmak
Gövde öne doğru eğilmiştir, kanatlar aralanmıştır, boyun uzamıştır ve baş aşağı yukarı kararsız hareketlerle sallanmaktadır. İşte bu uçma hazırlığında olan bir kuşun vücut hareketleridir. Başını aşağı yukarı sallayışı, konacağı yeri hesaplamasıyla ilgilidir. Sağ yanda Kivi'yi uçayazmış halinde görmektesiniz. İleride kuşunuzla dışarıda dolaşırken, yada uçmasını istemediğiniz bir yerde elinizdeyken bu vücut hareketini görür görmez önlem alın.
Gözdağı verme
Kanatlar gergin bir şekilde açık, ileri geri hareketlerle tünediği yerde sallanan kuş size "burası benim, hööaytt!" demektedir. :D Alan belirleme ve mekanı sahiplenme durumlarında size yada alanına yaklaşan diğer hayvanlara bu gözdağı verme hareketini yapabilir. Yuvalığı olan çiftlerde de yuvayı koruma adına bu tip gözdağı hareketlerine rastlanabilir.
Gagayla dayanarak bir yere çıkmak
Bir papağan çıkacağı yerin sağlamlığından, kendisini taşıyabileceğinden emin değilse, önce gagasını kullanarak orayı ölçer. Yani bu bir yere tırmanırken gagayı kullanmakla aynı şey değildir. Gaga onlar için üçüncü bir pençe vazifesi gördüğü için bir yerden inerken, tırmanırken gagalarını kullanmaları normaldir. Ancak aynı hizadaki bir sopadan daha önce çıkmaya alışık olmadıkları başka bir sopaya yada yeni ele çıkmaya alışmış bir kuş, elinize geçiş yaparken, ağırlıklarını gagalarına verirler ve burayı ölçerler, sağlamlığından emin olurlarsa bütünüyle oraya geçiş yaparlar. Eğer ölçtükleri yer sizin parmağınız/kolunuzsa, sağlamlık testini geçmek için parmağınızı/kolunuzu kuvvetli tutun.
Gaga çıtırdatma
Gaga çıtırdatan kuş, hayatından memnun yada şekerleme yapan yada uyumadan önce keyif yapan kuştur. Genelde ayaklarının birini karınlarına çekerler bu durumda ve kabarırlar. Alt gagasını, dilinin yardımıyla üst gagaya sürtmek suretiyle "çıtırt" yada gaganın büyüklüğüne göre "çatırt" hatta "çoturt!" türü sesler çıkarırlar.
Gaga dayamak
Papağanınız size sokulup gagasını elinize, yüzünüze dayarsa bu şu demek: "birbirimizi tarayalım mı?" Tabii eğer dişi bir insansanız yüzünüzde taranacak tüy kıl yün olmayabilir, bu kuşunuz için önemli değildir. Bu durumdan istifade edin ve onu bol bol öpün, okşayın.
Başını yana eğmek
Kuşunuz kafasını doksan derece yana eğiyorsa, ilgisini çeken ve "dikkatle" bakmak istediği bir şey görmüştür. Kuşlar en net yanları görürler, en ön ve en arkayı biz insanların yanlarımızı gördüğü gibi görürler. Bu nedenle tam görmek istediği şeylere kafalarını yana çevirip de bakarlar. Sağda Mâşuk'u dikkatle "yan bakarken" görmekteyiz.
Pençeyi boşluğa uzatmak
İki anlama gelebilir,birincisi, kuşunuz "beni al!" diyordur, ikincisi, "Elimi tut, sev beni!" diyordur.
Başını eğmek
Kuşunuz elinizi uzattığınızda kafasındaki tüyleri kabartıp başını eğiyorsa, yada yanağını parmağınıza yaslıyorsa, kafasını kaşımanızı istiyor demektir. Bu durumda parmağınızı sabit tutarak parmağınız tüylerinin içine girecek biçimde kaşımaya başlayın. Kuşunuz tam olarak neresinin kaşındığını, başını sağa sola, aşağı yukarı çevirerek size gösterecektir. Yanlış yeri kaşırsanız hafif bir uyarı ısırığı alırsınız ve "orası değil, burası" anlamında başını çevirip size "tam olarak neresi" olduğunu kendisi gösterir. Onun yönlendirmelerine uyun çünkü bu konuda fazla sabırlı değildirler. Beceremezseniz, sıkılıp giderler. Genelde göz çevresi, yanakları ve kulak bölgesini kaşıtmaya bayılırlar.
Bunun dışında, baş eğmenin başka bir nedeni daha vardır. Kuşunuz birşeyi istemediğinde, örneğin elinize çıkmak istemiyorsa, sizi "kibarca" reddetmek için başını aşağı eğecektir. "Bak beni alma, vazgeç bundan, onun yerine gel kafamı kaşı." Yani sizi kafa kaşıma rüşvetiyle kandırmaya çalışmaktadır :) Eğer eğitim esnasında değilseniz yada acil bir durum yoksa, onun bu kibar teklifini kabul edip biraz kafasını kaşıyın ve isteğinizden vazgeçerek çekilin. Yada siz de ona bir mama rüşveti teklif ederek kibarca isteğinizi tekrarlayın.
Kanat çırpmak
Pençeleriyle sıkı sıkı tutunduğu yerde (bazen düz, bazen tepetaklak) bütün gücüyle kanatlarını çırparlar. Bu bir kaç anlama gelebilir. Birincisi jimnastik amaçlıdır, kanat kaslarını açar, kuvvetlendirir, nefes alışverişini düzenler. İkicisi sevinç kaynaklıdır yada şımarıklık. Üçüncüsü dikkat çekmek içindir. Dördüncüsü "Ben güçlüyüm, tieyt!" anlamına gelen bir gaza gelmedir. Sebep hangisi olursa olsun onunla ilgilenmeyi unutmayın. Bir kaç tatlı sözle bile olsa.
Pençeyi yumruk yapıp gagasına götürme
Hızlı bir harekettir bu. Pençesini yumruk yapıp gagasına götürürken "cık, cuk!" türü bir ses de çıkarabilir. Aynı anda da göz bebekleri büyüyüp küçülür. Bu şımarma ve sevinme gösterisidir. Söylediğiniz yada yaptığınız bir şey hoşuna gittiğinde de yapar.
Tek ayak üstünde oturmak
Kuşların genel şekerleme yapma, dinlenme, keyifli olma hareketidir. Uykuya geçmeden önce de ayaklarını karınlarına doğru çekebilirler. Genelde ilk dinlendirdikleri ayakları en çok kullandıklarıdır. Vay kuşumun ayağına birşey mi oldu basmıyor üztüne eyvah diye paniklemeyin yani. Mutlu ve rahat kuş ayağını karnına çeker.
Gagayı sırta gömmek
Rahatlamış bir şekilde uyuduklarında gagayı sırtlarına gömerler. Bazen havanın serin olduğu zamanlarda da bu şekilde uyumayı tercih ederler. Çevresine karşı güvensiz olan kuş gagayı sırta gömmez. Burada dikkat edilmesi gereken, hasta kuşların da sıklıkla bu şekilde uyumasıdır. Ancak arada ince bir fark vardır. Sağlıklı kuş gagayı sırtına gömüp uyuduğunda tam oalrak dengede dururken, sağlıksız kuş gagayı sırta gömüp uyuduğunda biraz dengesiz, sarsak bir halde olur. İleri ki aşamalarda kafesin altına inip orada bu şekilde uyuyabilir. Dışkısına, yemesine içmesine çok dikkat etmek gerekir.
Sadece yanak tüylerini şişirmek
Genelde merak göstergesidir. Ancak bu merakın içinde korku, endişe yoktur. Örneğin odada bilgisayarınızın içini açmış kasanın içindeki parçalarla belanızı bulmuş vaziyettesinizdir. Kuşunuzda T sopasında oturmuş büyük bir merakla sizi izliyordur. Büyük ihtimalle yüzünde şöyle bir ifade vardır: boyun hafifçe uzamış, gözler size ve yaptığınız işe odaklanmış, yanaklar sonuna kadar kabarık. kısacası suratın bütününde afacan bir ifade.
Ayrıca belli bir sese odaklandıklarında ve sesi hafızaya kaydetmek üzere dinlediklerinde de bu pozisyonu alırlar. Boyun alçakta, gövde hafif eğik, yanaklar sonuna kadar kabarmış, gözler boşluğa dikili, kulak kabartmış bir hal. Bir ara Rika'yı bu halinde fotoğraf makinesiyle yakalayabilirsem koyacağım buraya.
Gerinmek
Biz nasıl ve neden geriniyorsak, onlar da aynı şekilde ve sebeple geriniyor. Ama en çok iki çeşidi göze çarpar. Kanatlardan önce birini, aynı tarafta ki ayağıyla birlikte uzatır, sonra diğerini. Bu gerinme daha çok uzun bir şekerleme yada durgunluk sonrası hareketleneceğine dalalettir. Bu gerinme bitince kuşunuzu alıp oyun oynayabilirsiniz yada eğitim verebilirsiniz. Diğer bir gerinme, kabarmış bir halde, kanatlarını kapalı tutarak geriye atma şeklinde. Başka biri de, hafif kabarmış halde, kanatlarını yavaş bir hareketle yukarıya doğru açıp kapama hareketi.
Kusma
Elbette burada hastalık kusmasından bahsetmiyorum. Burada kusma, "besleme" anlamı taşıyor. Kuşunuz herhangi bir oyuncağa, elinize yüzünüze kursağından yem çıkarıp veriyorsa, oyuncağı/sizi besliyor demektir. Bu bir sevgi gösterisidir. Onu bu davranışından ötürü öpüp sevin.
Tırnak çıtlatma
Çoğu papağan tırnağı yeterince sivri değilse yada kendisini rahatsız edecek kadar uzamışsa, gagasıyla tırnak uçlarını keser yada biler. Eğer çok sivri olacak şekilde bilerse, sizin müdahale edip sivrilmiş tırnak uçlarını törpülemeniz yerinde olacaktır. Aksi taktirde bütün eliniz kolunuz çizik içinde kalır.
Tüy tarama
Çoğu kişi bu tüy tarama olayını kaşınma diye nitelendiriyor. Hayır, kuşlar tüylerini kaşımazlar, tararlar. Bu normalde olması gereken bir davranıştır. Eğer kuşunuz tüylerini taramıyorsa, hasta olabilir. Tüy bakımı kuşların en önem verdiği konudur. Vay kuşum tüyleriyle uğraşıyor diye hemen pimpirikleşip tüy yolacak galiba yada bitlendi mi bu hayvan diye atlamayın. Papağanınız sadece kendine bakım yapıyor. Mâşuk'u tüylerini tararken görmek için tıklayıverin.
Kaşınma
Papağanlar kaşınır da. Kaşınma işini genelde pençeleriyle hızlı bir hareketle yaparlar. Ayrıca gagalarıyla tüy diplerini de kaşıyabilirler. Gayet normaldir. Ancak gagayla kaşımalarda anormallik olursa, yani kuş durup dururken çok acele bir şekilde belli bir bölgesine uzanıp kaşıyorsa ve bunu aralıklarla yapıyorsa, rahatsız görünüyorsa, o zaman parazitten şüphelenilebilir.
Isırma
Papağanlar dertlerini bazen de ısırarak anlatırlar. Bu ısırmalar bazen şiddetli, bazen çok hafiftir. "Davranış bozukluğu" olarak nitelendirdiğimiz "şiddet içerikli, zarar veren" ısırıklardan farklıdırlar. Şimdi "doğal" olan, vücut dilinin bir parçası olarak ele aldığımız ısırma türlerine bir bakalım:
Uyarı ısırması:
Papağanınız bir şeyden ürktü ve o sırada size yakın duruyor, elinize, yüzünüze vs. Ürkünce ani bir hareketle elinizi, dudağınızı hafifçe ısırdı. Tabii biz hassas yaratıklarız bu yüzden onun hafif ısırığı bile canımızı acıtabiliyor, bir taraflarımızı kanatabiliyor. Canımız acıdığı için bunu hemen “saldırı” “ psikolojik bozukluk” olarak algılayıp, çeşitli forumlara “papağanım ısırıyor yardım edin” diye başlıklar açmaya başlıyoruz. :D Ya da “papağanım ısırıyor” diye kendimizi şartlandırıp kendi kendimizi korkutmaya başlıyoruz böylece onun doğal olan ısırma davranışını korkumuzla körükleyerek bir davranış bozukluğuna “kendimiz” çeviriyoruz.
Peki az önce papağanınız sizi niye ısırdı? Demek istediği şey şu: “Tehlike, kaçalım!” Evet, bu kadar masum. Papağanlar doğal hayatlarında yakınlarında bulunan eşlerini dostlarını gagalarıyla uyarırlar. Siz de onun eşi dostu olduğunuza göre elbette sizi gagasıyla uyaracak! Hatta bazı papağanlar “gaga kuvvetlerinin farkında olmadığından” dolayı kanatacak kadar uyarı amaçlı ısırabilir. İşte bu nedenle papağanları çok sık yüze yaklaştırmak, omuza almak sakıncalıdır. Isırmak onlar için doğal bir tepkidir ve değiştirilemez.
Bu da neymiş? Isırması
Papağanlar için gaga aynı zamanda bir duyu organıdır. Yani biz nasıl, bir şeyin tadını, ısısını, şeklini, neyin nesi olduğunu dokunarak anlayabiliyorsak, o da bu iş için gagasını kullanır. Tanımadığı herhangi bir eşyayı yada sizi hafifçe gagasıyla yokluyorsa, bu bir "bu da neymiş? ısırması"dır. (İsmi tabii ki ben taktım.) Ayrıca şeylerin tadını, tehlikeli olup olmadığını anlamak ve eşyaları, kişileri "tanımak" için de gagasını kullanır. Köpeklerin kedilerin burnuyla koklaması gibi.
Oyun ısırması:
Papağanlar diğer papağanlarla gagaları vasıtasıyla oyun oynar. İki papağanı oynarken izlemek eğlencelidir, birbirlerine gaga atarlar, hafifçe ısırırlar, tüylerini çekiştirirler vs. Eh, aynısını bize de yapmak isteyeceklerini tahmin ediyor olmalısınız. Papağanınız gelip boynunuza küçük bir çimdik atıyor sonrada cak cuk cik! diye kaçıyorsa, bilin ki, sürekli canınız yansa da onun gözünde oyun oynuyorsunuz! Ayrıca saçlarınızı çıt çıt kırpmaları, kulağınızı hafifçe çiğnemeleri, düğmelerinizi koparmaları vs. hepsi oyundur.
"Selam, naber?" Isırması
Papağanlar bazen de sizi selamlamak için bir taraflarınızı hafifçe ısırabilir. Bu genelde, dışarı çıkıp geldiğinizde, yada bir süre farklı odalarda takılıp kuşunuzun yanına döndüğünüzde ve döner dönmez onu elinize aldığınızda başınıza gelir. Papağanınız yokluğunuzda sizi özlemiştir ve size hafif bir "selam, naber?" ısırığı atar. Kötü bir şey zannetmeyin, çok hafif bir ısırıktır, zaten kuşunuzun memnun tavırlarından ne demek istediğini çıkarırsınız.
Şefkat ısırması:
Parmağınız sızım sızım sızlıyor çünkü az önce papağanınız tam siz onun gagasını severken parmağınızı gagasına aldı, önce hafifçe kemirdi, sonra gitti tırnağınızın ucunu sökercesine ısırdı! Ya da, tam elinizin üstünde yeni kabuk bağlamış bir yara var. Papağanız önce yarayı görüyor sonra kabuğu tuttuğu gibi koparıyor! Haha, bu durumlarda ona kızmak çok zavallıca olur çünkü aslında niyeti tamamen şefkat temelli. Papağanınızı sık sık tırnağını çıtlatırken, ayaklarındaki pulları ayıklarken, tüylerini tararken görüyorsunuzdur. Sosyal hayatlarında papağanlar birbirlerine de bakım yapar. Gider eşinin tırnağını çıtlatır, kafasını kaşır vs. Vardığım yeri görüyor olmalısınız, siz de onun sosyal bir parçasısınız. Sizin tırnağınızı koparırcasına ısırma nedeni sizin için tırnağınızı kesmek, yaranızı gagalamasının nedeni, size acı veren bir şeyden sizi kurtarmak, çatlamış dudağınızdaki deri parçalarını dudağınızla birlikte kapmasının nedeni sizi (kepek gibi görünen o pütürlerden) temizlemek! Ona bu durumlarda kızamazsınız, zaten kızmanızın sebebini de anlayamaz, sadece onu küstürürsünüz. Çünkü bunların hepsini size sevgi duyduğu için yapıyor. Elbette dudağımızı parçalamasına, tırnaklarımızı sökmesine, yaralarımızı deşmesine izin verecek değiliz. Bu durumda yapmanız gereken tek şey, aynı şekilde sevgiyle karşılık verip, gagasını hafifçe uzaklaştırmak ve “yapma acıtıyorsun” gibi bir sözü yumuşak bir sesle söylemek. Ses tonunuz ve davranışlarınız ona yaptığı şeyden dolayı suçlanmadığını ama biraz aşırıya kaçmış olduğunu farkettirir. Böylece papağanınızı üzmeden, küstürmeden kendinizi kurtarırsınız.
Çekil şurdan! Isırması:
Papağanınız gaza gelmiş bir şekilde oyun oynuyor, yada yemek yiyor vs. siz de tam o sırada gidip parmağınızı ona uzatıyorsunuz. Ve papağanınız hiç beklemediğiniz bir şey yapıp, ani bir hamleyle parmağınızı hafifçe ısırıp bırakıyor. Kendiniz kaşındınız. Bu ısırmanın anlamı “Çek elini!” “Çekil!” “Rahat bırak meşgulüm!”, “ÖF!” anlamına gelir ve altında anlamlar aramanız, kızmanız, küsmeniz, onu ısırmama eğitimlerine almanız anlamsızdır. Ne yani kuşunuz size hiç mi sinirlenmeyecek? Böyle durumlarda elinizi çekin, ve özür dileyin, suçlu olan sizsiniz. Merak etmeyin, önemli işini bitirdiğinde papağanınız eski, sakin haline geri dönecektir.
Tutunma ısırması:
Aslında bunu ısırma olarak görmek yanlış ama, tecrübesiz ebeveynlerde hep rastladığım bir şey olduğu için buraya ekleyeceğim. Papağanınız iki pençeye ve bir gagaya sahiptir. Çoğu durumda, iki pençesine destek olarak gagasını da pençe niyetine kullanır. Gagasının yardımıyla bir yere tutunur, bir yere tırmanır, bir yerlerden sarkar. Tabii tüm bu tutunma, tırmanma vs. işleri için gagasıyla hedef yeri hafifçe tutar, ısırır. Bu kaide, kolunuza, parmağınıza tırmandığında da değişmez. Kolunuza tırmanmak için kolunuzu hafifçe ısırmak zorundadır. Bu durumlarda "ay ısıracak, ay ısırıyor" türü tepkiler vermeniz anlamsızdır. Hayvancağızın o anki derdi sizi ciyaklatmak değildir kesinlikle. Basit bir şekilde bir yerden başka bir yere geçiyordur o kadar.
Mıncıklama ısırması:
Evet, böyle garip bir ısırma türü de var. :) Nasıl bazen aşırı sevgiden kuşumuzu sıkmak sıkmak, ısırmak ve mıncıklamak istiyor ama kendimizi tutuyorsak (sadece ben değilimdir her halde böyle hisseden, haha), aynı his ve davranış papağanınızda da olabilir. Yalnız bir şeyi eklemek gerek, bu davranışı öğretenler genelde bizizdir. Benim kuşlarımda hep vardır mesela. :) Onları Elmayra gibi sıkıp, parçalamak ve çitilemek isteğiyle yanıp tutuştuğum da, onlara da otomatik olarak bu duyguyu öğretmiş oluyorum. Unutmayın, ne hissettiğinizi anlarlar. Eğer o da sizi seviyorsa, sizden gördüğü sevgi taşkınlıklarına cevap vermek ister. Dolayısıyla şiddet dolu bir öpücük yağmuruna, o da şiddet dolu, ısırıklı bir öpücükle cevap verecektir. Dikkat, canınız yanabilir, ama bunu ona siz öğrettiniz, ve niyeti tamamen sizi "mıncıklamak" :D
Tırnağıyla burnunu temizleme
He he, evet, burun karıştırma da diyebiliriz buna. Papağanlar tırnaklarından birini burnuna sokup hızlıca kaşıyabilir. Bu genelde burun deliklerini açmak için yapılır. Normaldir :)
Esneme (böö! hareketi)
Bir kaç türlü esneme hareketi vardır. Biri uykuluyken gagayı açıp kapatma şeklinde. Diğeri daha derin, geğirir gibi bir esneme. Bunun nedenleri duruma göre değişir. Bazen, yüksekten alçağa hızla gitmişse, kulağındaki basıncı ayarlamak için. Bazen yiyeceklerin boğazından rahat geçmesi için, bazen de ses taklidi yada konuşmaya hazırlık olarak ses tellerini açmak için. Ve bazen de, eğer ona yaklaşan kişi/eşya fazla güvenmediği ama kaba da davranmak istemediği biri yada şeyse, ona hafif bir tehdit amaçlı böö hareketi yaparlar.
Gagasını sırt tüylerinin arasına gömme
Bu rahat ve derin uyku göstergesidir. Bazen sadece sıcak ve rahat olmak istediği için şekerleme sırasında da gagayı sırtlarına gömerler.
Popo sürtme
Genelde kızgınlık dönemine girmiş kuşlarda görülür. Bu davranışın en açık ve net açıklaması, mastürbasyondur. Bilhassa tek yaşayan erkek kuşlarda daha sık görülür. Geçici bir dönemdir. Ve illa kuşun çiftleşmek istediğini göstermez. Kuş tek yaşamaya çok alışıksa ve bu dönemde ona eş alınırsa, gayet bunalıma girip intihar da edebilir. Dikkatli olmak gerekir.
Heyecan
Kuşlar iki sebepten heyecanlanır, biri sevinç ve yaramazlık kökenlidir, diğeri korku. Sevinçten kaynaklıysa, kuşunuz bol bol çığlık atar, hareketlenir, akrobatik hareketler yapar. Eğer korkudan kaynaklı heyecansa, tüylerini vücuduna yapıştırır, gagası aralanır, boynu uzar ve nefes alıp verişleri sıklaşır ve nefes sesi kulakla duyulabilecek kadar yükselir. Bu durumda onu heyecanlandıran şeyden uzaklaştırmalı ve ona korumacı bir tavır takınmalısınız.
Sevgi, sakinlik ve şefkat göstergesi
Bunu gözlerinden anlayabilirsiniz. Gözlerine dikkatli bakın; gözlerin kenar kısmındaki siyah halka kalınlaşmışsa, yada gözün tam uç kısmında üçgen gibi bir siyah kısım oluşmuşsa, kuşunuz sevgi dolu, sakin ve şefkatli bir anındadır.
Kafasını boynunu döndürme
Daha çok ara papağanlarında görülür. Başını bilmem kaç derece sağa sola döndürür, sırtına atar, bir o yana bir bu yana kafayı fırlatır vs. Bu arada bakışları üzerinizdedir. Bu davranış neşe ve şımarma göstergesidir. Ayrıca bu bir oyun davetidir ve genelde sizin onun bu garip hareketlerine eşlik etmenizi beklerler. İlgi çekmek de başka bir nedendir.
Göğüs tüylerini titretme
Tüylerini hafifçe kabartmış, titreyen kuş duruma göre bir kaç şey demek ister. Eğer sizi ilk defa görmüyorsa yani zaten alışık olduğu ve sevdiği bir insansanız, titreme, "memnuniyet" göstergesidir. Ya sözlerinizden, ya verdiğiniz en sevdiği mamadan, yada bulunduğu ortamdan o kadar memnun olmuştur ki, göğüs tüylerini titretiyordur.
Eğer sizi ilk defa görüyorsa ve gagasını hafif öne uzatarak tüylerini titretiyorsa, "uzak dur." mesajı veriyordur ve varlığınız ona endişe vermektedir.
Bunun yanı sıra, ıslak kuş da tüylerini kurutmak amaçlı tüylerini titretir. Bu durumda ona kolayca kuruyabileceği sıcak bir ortam ayarlamanız yerinde olacaktır.
Üşüyen kuş da kendisini ısıtmak için sonuna kadar kabartıp hafifçe titreyebilir. Üşüme yada endişe nedeniyle titreyen kuşun dışkısı da sulu olur.
Odadaki hava sıcaklığı değişimlerinde de (azalma yada artma fark etmez), yeni hava sıcaklığına adapte olmak amaçlı tüylerini titretebilirler. Normal bir durumdur.
Ancak titreme "korku"yla karıştırılmamalıdır. Evet, endişeli kuş titrer, ama korkan kuş değil. Korkan kuş saldırıya geçer yada kaçar ve tüm tüyleri vücuduna yapışmış olur.
Mama isteme
Kuşunuz başını sonuna kadar geriye atıyor, gagası aralık bir şekilde başını yukarı aşağı sallıyorsa "mama istiyor" demektir. Bu genelde bebek kuşlarda görülür ama sizi annesi olarak benimsediyse, yetişkin bir kuş da, bebeklik yapıp bu şekilde sizden mama isteyebilir.
Mırıldanma
Kuşunuz kendi kendine mırıldanıyorsa yada cikir cukur sesler çıkarıyorsa, halinden memnun ve rahat demektir. Bu durumlarda ona öğrenmesini istediğiniz kelimeleri yada sesleri tekrarlarsanız büyük ihtimalle pür dikkat dinleyecektir.
Açlık/Tokluk
Eğer boyunla göğüs arasındaki kısım içine çökmüş haldeyse, papağanınız açtır. Eğer bu bölge boyun ve karınla eşit hizadaysa, papağanınız toktur. Eğer tüylerden ötürü boşluk olup olmadığını göremiyorsanız, parmağınızı boyundan göğüse hafifçe sürerek, bu bölgenin ne vaziyette olduğunu daha net görebilirsiniz. Aşağıda Rika'nın göbeğinin aç ve tok hallerini görüyorsunuz.Hapşırma
Kuşlar da hapşırır. Büyük ihtimalle burnuna bir toz kaçmıştır. Hatta hapşırdığında sizi salya sümük içinde bırakması bile mümkündür. Genelde art arda üç beş tıksırıktır normal olan.
Ancak bu hapşırıklar çok sık ve sürekli olursa ve kuşun burnunda hapşırmasa bile akıntı varsa, hastalık göstergesidir. Ayrıca hapşırdığında tantana yapıp gülerseniz, bunu bir oyun olarak da kullanabilir. Yani mahsus hapşırıp, ilginizi çekmeye çalışabilir.
Büyüyüp küçülen göz bebekleri
Duruma göre anlamı değişir. Eğer saldırgan bir haldeyse, göz bebeklerinin büyüyüp küçülmesi tehdit anlamı taşır. Eğer kucağınızda kafa kaşıtıyorsa ve siz onunla konuşurken göz bebekleri büyüyüp küçülüyorsa, bu "muhabbet"ini gösterir. Ayrıca oyun oynarken göz bebeklerindeki büyüyüp küçülme de, "haylazlık" göstergesidir. Siz konuşurken sessizce başını hafif öne uzatmış ve göz bebekleri büyüyüp küçülüyorsa, "sizi dikkatle dinliyor" demektir. Bu anlarda konuşma eğitimi vermeyi ihmal etmeyin.
Lokk!lama
Kuşunuz keyifli bir şekilde otururken, diliyle garip bir "lok!, cok!" türü bir ses çıkarırsa anlamı şudur. "Hey!" Kısacası size laf atmıştır/selamlamıştır. Siz de ona selam verin.
Gaga silme
Bunun da bir kaç nedeni vardır. Gagaları kirlendiğinde, ıslandığında yada kaşındığında her yer onlar için potansiyel bir peçete işlevi görebilir. Yakanız, eliniz, bilgisayarınızın kenarı, pencere pervazı, aklınıza gelebilecek her yer. Sadece gagasını temizlemeye çalışıyordur, yapabileceğiniz bir şey yok. Bırakın silinsin, sonra kirlendiyse sildiği yeri temizlersiniz.
Başka bir nedense, öfke/kıskançlıktır. Kıskandığı kişi/eşya/kuş gözü önündeyken, öfkeli bir şekilde gagasını siler. "Uyuz oluyorum ya!" türü bir ifade vardır yüzünde :)
Öpme
Öpüşmeyi onlara biz insanlar öğretmiyoruz, onlar kendi aralarında zaten bu olayı yapıyorlar. Bu yüzden kuşunuz dudağınıza uzanıp öpmek isterse onu reddetmeyin. Bu bir sevgi gösterisidir. Öpmek istiyorsa öpeceksiniz :) Kaçış yok. Aksi taktirde intikam olarak bir taraflarınızı ısırmayı isteyebilir.
Kuşunuz parmağınızı ısırıverdi, canınız yandı ve ona üzgün bir bakış attınız. Bu durumda kuşunuz uzanıp tam ısırdığı yeri öperek sizden özür dileyecektir. Bu durumda da onu engellemeyin. Bırakın özür dilesin. Yaptıkları herhangi bir yaramazlıkta da gelip sizi öpebilirler.Bunlara genel olarak özür öpücükleri diyebiliriz.
Tüneme
Sonuna kadar kabarmış, iki yada bir ayağı neredeyse tamamen tüyleriyle örtülü vaziyette yada bir ayağını karnına çekmiş, gaga çıtırdatan kuş tünemiş kuştur. Tünemiş bir kuşu rahatsız etmeyin, bu onların rahatlama ve keyif çatma pozisyonlarıdır. Sağ yanda Rika'yı, kornişlerin en tepesine çıkmış, öğleden sonra şekerlemesi yaparken görüyorsunuz. Tabii benim tam bu sırada fotoğrafını çekmem dolayısıyla "Ne oldu ki?" türünden bir bakış atıyor ama.
Gaga aralık, hızlı nefes alıp verme
Korku yada korku nedenli heyecan göstergesidir. Korkunun sebebi sizseniz, ondan biraz uzaklaşıp ona nefes alıp sakinleşme fırsatı vermelisiniz. Eğer korkunun kaynağı başka bir şeyse, o nesneyi kuşunuzdan uzaklaştırın yada kuşunuzu başka odaya götürün.
Şaşkınlık
Şaşıran kuşların hali, heyecanlanan kuşlarınkine benzer. Tek fark, daha az hareketlidir, hatta donakalmış bir halde şaşırdığı durumu sindirmeye çalışır. Yüzünde düşünceli bir ifade vardır, gaga hafif aralıktır ve gözler iri iri açılmış bir şekilde durum muhakemesi yapar. Sağ yanda Rika'yı gayet şaşkın bir halde görüyorsunuz. Panik içinde değil, sadece donakalmış, gaga aralık, tüyler yapışık ama korku falan da hissetmiyor.
Kanat düşürme
Bir iki sebebi olabilir, ilki, mama isteme nedeniyle kanatları düşürürler. Bu durumda kanat düşürme hareketini başın sonuna kadar geriye atılması ve gaganın aralanmasıyla birlikte yaparlar. Yavru kuşlarda yada yavru numarası yapan yetişkin kuşlarda sık görülür. İkinci neden, kur yapmadır. Erkek kuşlar kendilerini o şekilde daha yakışıklı görüyorlar.
Kanatları kapalıyken aralama
Sıcaklanan kuşların yaptığı bir şeydir. Genelde gaga aralıktır, nefes alış verişleri sıklaşmıştır ve kanatlar, kanat altlarını açıkta bırakacak biçimde açılmıştır. Yaz aylarında ve güneşte fazla kalmış kuşlarda olur. Hemen kuşunuza bir spreyle su fışkırtmalı, onu serinletmelisiniz.
Baş eğik, üstüne yürüme
Koştura koştura hedefine giderken, başını aşağı eğer. "Git burdan!" anlamına gelir. Genelde alanına giren bir kuşu/insanı/hayvanı kovmak için kullanırlar. Saldırıdan ziyade "kovmak" amacı vardır.
Baş yukarıda, üstüne yürüme
Başını yukarı kaldırmış koştura koştura size gelmesi, "beni sev" "oyun oynayalım!" yada "ilgilen benimle!" türü anlamlar taşır. Oradaki varlığınızdan memnundur. Bunu başka bir kuşa/hayvana da yapabilir.
Saldırı pozisyonu
Genelde yaşam alanını yabancılardan korumaya çalışan, yada sevdiği oyuncağı başka bir hayvan tarafından gasp edilen evcil kuşlarda görülür. Öfke temellidir. Baş hafif aşağı doğru, gözler öfkelenme sebebine odaklanmış, gözbebekleri tehdit amaçlı büyüyüp küçülür, kanatlar hafif aralık, vücut tüyleri kabarıktır. Pençeler çok sıkı tutunur, ağır ağır öne doğru adım atar (burada, tehdit edilen şeyin gerilemesini beklemektedir) Gaga ve alın bilhassa öne çıkarılmış ve hafif bir tıslama. "Ben büyük bir kuşum ve tehlikeliyim, defol buradan/oyuncağımı bırak, yoksa seni yerim" demeye çalışmaktadır. Bu kuş öne atılıp saldırmaya hazır bir kuştur. Eğer karşısındaki düşmanın kendisinden zayıf olduğunudüşünüyorsa, belki başka bir kuş, bir kedi, küçük bir köpek, öne atılıp kovalamaya girişebilir. Eğer sizseniz tısladığı, elinizi uzatmanız durumunda büyük ihtimalle ısırılırsınız. Sevdikleri ve bildikleri kişilere bu şekilde saldırmazlar.
Savunma pozisyonu
En tehlikeli durum budur. Yani saldırı pozisyonundaki bir kuştan çok daha dikkat edilmesi gereken bir pozisyondur. Çünkü burada kuş ölümüne savaşmaya hazır vaziyettedir; içgüdüsel duygusu saldırıda olduğu gibi öfke değil, korkudur. Korkuya dayandığı için, kavgaya tutuşma durumunda düşmanının bir taraflarını koparması bile mümkündür. Savunma pozisyonuna geçen kuş ya kaçamayacağı bir yere sıkışmıştır, yada uçamadığı için kaçamıyordur. Kanatları açılmıştır, ensesi kabarıktır, geri kalan tüylerini yapıştırmıştır, gaga sonuna kadar açıktır, öne hamle yapar ancak ilerlemez, tüm ilgisi saldıracağı şeye odaklıdır ve avazı çıktığı kadar bağırır. Gözbebekleri küçücük kalmıştır, gözler dikkatle tehlikeye karşı dönmüştür. Pençeleriyle çok sıkı tutunur ve mümkünse ağır ağır geriler, üzerine çok gelinirse öne atılarak saldırır. Bir kuş bu duruma çok nadir durumlarda geçer ve daha çok vahşi kuşlarda görülür. Doğru davranışlarla kolay aşılır. Eğer karşısındaki hasmı sizseniz, bu, ona çok hızlı yaklaştığınızın ve "yanlış bir tavırda" olduğunuzun yada içinizden geçen düşüncelerin "kötü niyetli" olduğunun göstergesidir. Kanat ayarı yapılmamış, kaçabilen kuşlarda daha az görülür. Çünkü kaçabilen kuş, kavga etmek yerine, kaçmayı tercih eder. Amazonlar ve aralar bu davranışa daha yatkındır.
Papağanınızın Sağlıklı mı Hasta mı olduğunu, vücut dilinden nasıl anlarsınız?
Hasta papağan:
- Dışkısında mutlaka bir sorun vardır. Ve bu illaki ishal gibi belirgin bir şey olmayabilir. Kakaloji dersini takip edin.
- Hastalığın türüne göre poposu kirli olabilir.
- İştahsızdır.
- Ağırlık kaybı vardır.
- Tüyleri mat ya da rengi bozuk olabilir.
- Sürekli kabarıktır.
- Fazla ötmez, bazen hiç ötmez.
- Çok uyur, miskindir.
- Oyun oynamaz, ya da çok az oynar.
- Tüy bakımı ya hiç yapmaz ya da çok az yapar.
- Bakışlar umursamaz ve bitkindir.
- Kendini tehlike karşısında savunmaz, boyun eğici ve sakin davranır.
- Yemekten çok su içmeye meyillidir.
- Anormal hareketler yapabilir.
- Sopasında dururken dirsekleri çöküktür, dik durmaz.
- Hastalığı ilerlemişse kafesin altında durur/yatar. (bu aşamaya gelmeden önce hastalığı teşhis edilmelidir. Yoksa çok geç olabilir)
Öncelikle, yukarıdaki merhum, vahşi bir papağan. Ancak gözlerine dikkatli bakın; endişe yok, ürkeklik yok. Fotoğraf makinesi (ki büyük ihtimalle flaş patlatılmış) onu hırlatacak ya da endişe duymasını sağlayacak kadar yakınına yaklaşmış olmasına rağmen, merhumun gözlerinde sevimli, munis, uyumlu bir bakış var. Evcil bir papağanın bu şekilde davranması normaldir ancak söz konusu papağan vahşiyse, gözlerinde kesinlikle ufak da olsa endişe olmalıydı.
Merhumun ebeveyni, kuşlarının sakin olduğunu, fazla hırlamadığını ve kendisine dokunabildiklerini ifade etmişlerdi. Vahşi bir kuş, ilk bir kaç gününde bu kadar uyumlu davranmaz. Daha tetiktedir, daha dikkatlidir. Yukarıdaki kuşumuz fotoğrafı çekilirken bile başını yana çevirip neler olduğuna "dikkatli" bir şekilde bakmıyor. Pençeleri gevşek duruyor. Normal bir kuş her zaman pençelerini daha sağlam tutar, daha sıkı tutunur. Gevşek bıraktıkları tek bir zaman vardır, o da, evcil insanına tamamen güvenen bir kuşun kendisini sevdirdiği, yada çok güvendiği insanıyla birlikte uyukladığı zamandır. Ancak vahşi bir kuş, hiçbir insana kendisini koyverecek kadar güvenmez.
Ayrıca merhumun kanat tüyleri düzensiz. Bu da tüy bakımına fazla önem vermediğini gösterir bize. Tüy bakımına önem vermeyen kuş, hasta kuştur. Ayrıca hasta olduğu için kabarmış kuşla, mutlu olduğu için kabarmış kuş arasında çok az fark vardır. En ayırıcı taraf, hasta kuşun "daha halsiz" olmasıdır. Çevredeki hareketlere daha tepkisizdir, kabarma halini kolay kolay bozmaz. Dikkati dağılmaz. Mutludan ziyade uyuşuktur.
Burun delikleri kapalı görünüyor ancak fotoğraftan kaynaklı bir durum mu bu, bilmiyorum. Eğer gerçekten burun delikleri kapalıysa, bu kuşcağız büyük ihtimalle solunum yolu enfeksiyonu nedeniyle öldü. Tabii şu anda bir resime bakarak söyleyemeyeceğim başka bir sebebi de olabilir ölümünün. Ancak emin olduğum tek şey var, bu, hasta bir kuşun fotoğrafı.
Fotoğrafta çok küçük ipuçları var. Umarım ne gördüğümü düzgün anlatabilmişimdir. Eve yeni gelen kuşunuzda her zaman hastalık riski vardır. Malum Türkiye'de bir üretim çiftliği yok ve ülkeye giren kuşların çoğu vahşi hayattan yakalanmış, tıklım tıkış vaziyette, son derece kötü koşullarda getirilmiş kuşlar. (Bunun sürmesinde bir nedende biziz, çünkü bu kuşları hala satın alıyoruz.) Sizin evinize gelene kadar binbir kötü şey yaşamış, kirli ortamlarda kalmış, sağlıksız beslenmiş kuşunuzun "hasta" olması kadar normal bir şey yok. Evlere gelen kuşların bu yüzden yüzde sekseni hastayken bize geliyor. Belki farkediyorsunuz, belki farketmiyorsunuz. Farketmedikleriniz bazen dayanıyor ve yaşamayı sürdürüyor, ama çoğu siz onu aldıktan bir süre sonra ölüyor. Bazen bu süreç bir kaç seneyi bile bulabilir. Çünkü bazı hastalıklar yavaş ilerler. İşte bu nedenle eve yeni gelmiş kuşu hastalıklara karşı desteklemek, "çok dikkatli bir şekilde" hastalık taramasından geçirmek, ve tedaviye "hemen" başlamak çok önemli. Daha ayrıntılı bilgi için, ikinci sınıf derslerimizden Tedavi Yöntemleri başlıklı dersimizi takip edin.
- Peki sağlıklı papağan nasıl olur?Sağlıklı papağan:
- Gözler canlıdır.
- Meraklıdır.
- Dikkatlidir.
- Tehlikeye karşı uyanıktır ve kendini savunmaya cesareti vardır.
- Dışkısı normaldir.
- İştahı yerindedir.
- Gün içinde bir ya da iki defa su içer.
- Oyun oynar, gezip tozar.
- Keyiflidir, şekerleme yaparken çıtırdar, ayağının birini karnına çeker.
- Öter.
- Tüyleri sağlıklı, parlak ve bakımlıdır.
- Tüylerinin renginde ve şeklinde bozulma yoktur.
DEĞİŞTİRİLEMEYECEK DAVRANIŞLAR
Şimdi eğitimle, sabırla, falan kişiden yardım istemekle vs. değiştirilemeyecek papağan davranışlarını daha ayrıntılı görelim. Bu davranışlar vahşi papağanlarla evdeki kuşlarımızın ortak davranışlarıdır (yani insanlara alışık olmak dışında ikisi arasında hiçbir fark yoktur.) Bu davranışlar değiştirilemez, ancak baskı ve eziyetle bir ihtimal “bastırılabilir”. Bu da papağanınızın psikolojisini bozar, onu tüy yolmaya götürür. Tüy yolan papağanın sonu ise, önüne geçilemezse, ölümdür. Yani aşağıdaki durumları bilip kabul ederek, papağanınızı olduğu gibi kabul etmek durumundasınız. Sonuçta geniş alanlarda takılan vahşi bir hayvanı evde tutmaya heves eden sizsiniz, dolayısıyla tüm sorumluluğu üzerine alması gereken ve onu olduğu gibi kabul etmesi gereken de.
Kemirme
Papağanların boşuna “kemirmeye uygun” gagası yok. Papağan gagası tırnaklarımız gibidir. Sürekli uzar, gelişir. Bazı insanlar gaganın uzadıkça kesilmesini tavsiye etmektedir. Kesilebilir, çünkü gerçekten uç kısımları tırnak gibidir ama bu tavsiyenin ben gereksiz olduğunu düşünüyorum. Bu tavsiyeye ihtiyaç duyacak kişiye “gagayı budayın” demek yerine “papağanınızın ihtiyaçlarını karşılayın ve ona daha iyi bakın” gibi bir tavsiye vermeyi tercih ederim. Çünkü gerçekten, papağanınızın gagası fazla uzunsa, kesilmeye ihtiyaç duyuluyorsa, papağanınıza gerçekten “kötü” bakıyorsunuz demektir. Bu durum her papağan türü için geçerlidir, muhabbet kuşları dahil. İyi bakılan ve ihtiyaçları karşılanan papağanların gagasına bakım yapılmasına ihtiyaç olmaz. Papağanların, hangi tür olursa olsun kemirebileceği uygun ağaçlara ihtiyacı vardır. Eğer kuşunuza kemirme ihtiyacı için yeterli ağacı sağlıyorsanız, gaga kendiliğinden törpülenir. Burada en acınası durumdaki papağanlar bana göre muhabbet kuşları ve diğer paraket türü papağanlar. Çünkü her ne akılsa bu kuşlar akrilik, plastik oyuncaklara yada aynalı salıncaklara mahkum edilmiştir.HAYIR! Muhabbet kuşları da dahil her papağanın “ağaç” oyuncağa ihtiyacı vardır. (muhabbet kuşunuzun büyük papağanlar kadar kemirmeye ihtiyaç duyduğunu anlamak için plastik oyuncaklarındaki gaga izlerine ve evdeki kapılara verdiği zararlara baksanız yeter.) Akrilik ve aynalı oyuncaklar sadece eğlence amaçlıdır. Ağaç oyuncaklar ise “sağlıkları” için gereklidir.
Ona kemireceği (birden fazla) dal sağlamadığınız taktirde ne olur? Papağanınız bu “temel ihtiyacını” karşılamak için başka yerlere bakınmaya başlar. Kapının üstü, kablolar, pencere pervazları, perde kenarları, masa kenarları, koltuklar, avizeler, duvarlar vs. Yani evinizdeki herşey. Papağanınıza vereceğiniz kemirme dalları kafesine ve dışarıda bulunan oyun bahçesine yerleştirilmelidir. Kafesine koymak yetmez. Kafes onun için yuvadır, kafesin dışı ise onun esas takıldığı alanıdır. Bu alanda ona kemirecek şeyleri siz göstermezseniz o kendisine bir kapı seçecektir. Eğer papağanınız çoktan kapı pencere yeme alışkanlığı edinmişse, suçlu kesinlikle sizsiniz, ona boşuna kızmayın. O sadece doğasında olan şeyi yapıyor ve bu doğasını değiştiremezsiniz. Yapabileceğiniz tek şey, onu kapı yememesi için sizin ayarladığınız yeni bir alana yönlendirmek. Davranış bozuklukları dersinde bunu da göreceğiz.
Unutmadan ekleyeyim, kemirme davranışıyla "şımarma nedenli sağı solu ısırma" davranışını birbirine karıştırmayın. Eğer kuşunuz sevinçliyse, yada gagası kirliyse koltuk kenarını yada üstünde durduğu yastığı, hatta gömleğinizin kazağınızın kenarını hafifçe kemirebilir, değiştirilemeyecek bir davranıştır. Genelde bu tip kemirmelerde zarar vermezler, "ay gitti kazağım!" diye hemen panik yapmayın. :) Eğer çok abartıp kemirdiği yeri delecek yada zarar verecek kadar fazla ısırırsa, o zaman, "hayır!" diyerek gagasına parmağınızı koyun. Zaman içinde şımarıklık niyetiyle birşeyleri "delecek" kadar ısırmaması gerektiğini anlar.
Dağıtma
Bu gerçeği kabul edin, papağanlar dağınık hayvanlardır. Yemeklerini, oyuncaklarını, herşeylerini ortalığa saçarlar. Toz dökerler, tüy dökerler, sizin orayı beş dakika önce silip süpürmüş olmanız onlar için “hiçbirşey” ifade etmez. Hatta bir çok papağan için sizin temizlik yapmanız çok eğlencelidir ve siz temizliği bitirir bitirmez yere bir şeyler dökerler ki sizi yine temizlik yaparken izleyebilsin. :D Sinir bozucu değil mi? Ama bu onların doğasında var. Yedikleri yiyeceğin bir kısmını yere döküyorlar, böylece yerdeki böcekler, fareler, sürüngenler, başka kuşlar karnını doyuruyor, tozları toprağı besliyor, tüyleri başka kuşlara yuva malzemesi oluyor vs. Evinizde bu tür bir habitatın bulunmuyor olması da onlar için önemli değil. Bu onların iç güdüsel bir davranışı ve önüne geçilemez.
Dağıtmanın tek nedeni doğal dengenin bir parçası olmak değildir. Bazen de öğrenme davranışıyla ilişkilidir. Papağanınız evde keşfe çıktı ve açık bir çekmece buldu (açık kalmış ıvır zıvır çekmecelerine bayılırlar). İçindeki şeyleri alıp önce bir gagasında çeviriyor sonra aşağı atıyor. Zamanla tüm çekmecenin içi dışına çıkıyor. Yada papağanınız dolaşırken çalışma masanızın üstüne kondu ve orada oyuncak olarak gözüne kestirdiği kalemliğin içindekileri alıp alıp aşağıya atmaya başladı. Üstelik her aşağı düşen şeyin arkasından bir de bakıyor. :) Dağıtma davranışı burada “öğrenme” işlevi taşımaktadır. Küçük yaş çocukların yaptığı gibi. Oyuncaklarımızı yada bulduğumuz herhangi bir şeyi pencereden aşağı atıp arkasından bakma olayını sanıyorum çoğumuz yapmışızdır. :D Durum buyken, papağanınıza vay çekmeceyi niye dağıttın, vay kalemliği devirdin diye kızmak büyük haksızlık. Bu tip şeyleri yapıyor çünkü ihtiyacı var.
Isırma
Hm? Isırmak değiştirilemeyecek doğal bir davranış mı? Bir davranış bozukluğu değil mi? DEĞİL! Isırmak onlar için ötmek kadar doğal bir şey. Tabii ısırmanın doğal olduğunu söyledikten sonra şu soru da sorulmalı, “nasıl bir ısırma?”
Papağanınız size hırlayıp harlayarak aniden üstünüze atılıp ısırıyorsa, ya da hiçbir sorun yokken ortada, hart diye elinizi ısırıp kanatıyorsa, ya da kulağınızda yeni bir küpe deliği açıp kaçıyorsa bunlar davranış bozukluğudur. Düzeltilmesi gerekir. Ancak bunun dışında kalan ısırmalar da vardır. Bu ısırmalar, vücut dilinin bir parçasıdır, kendini ifade etme yoludur. Vücut dilini anlamlandırmak dersinde daha ayrıntılı ele alınacak bu konu. Yalnız şunu diyeyim; sırf bilmiyorsunuz diye, papağanınızı yaptığı bir şeyden ötürü suçlamayın. Siz nasıl konuşmak için dudaklarınızı kıpırdatmak zorundaysanız, o da kendini ifade etmek için gagasını kullanmak zorunda.
Kaşınma/tozlanma/yağlanma/tüy dökme
Papağanların binlerce tüyü vardır. Bu tüylerin her gün yağlanması, tozlanması gerekir. Tüm kuşlar gibi, papağanlar da gününün büyük kısmını tüy bakımına ayırır. Kaşınır, tüyleri gagasıyla tarar, düşecek tüy var mı kontrol eder. Bu doğaldır! Kuşum etrafa toz dağıtıyor, kuşum kaşınıyor diye dert edip kuşunuza ne idüğü belirsiz parazit ilaçları sıkmayın, her gün musluk altına sokmayın! Ona yardımcı olmak için suyla hafifçe sprey yapabilirsiniz o kadar. Ama ne yaparsanız yapın onun kaşınmasına, etrafı küçük tüy ve toz parçalarıyla kirletmesine engel olamazsınız. İnanın, eğer kuşunuz kaşınmıyorsa, tüy toz dökmüyorsa işte o zaman sorun vardır! Bilhassa Afrika griler, Kakadular ve Sultan papağanları diğer kuşlara nazaran çok daha fazla toz-kepek döker. Çünkü deri yapıları diğer papağanlardan farklıdir.
Ötme
Papağanlar kuştur ve kuşlar öter. Şaşırtıcı bir gerçek değil mi? Ne yazık ki bu gerçeği dikkate almayan bir çok insan da var. Kuşunuzun ötmesini normal karşılamak zorundasınız. Papağanların yüksek bir ötüş gücü vardır ve bu kulaklarımıza bazen çok rahatsız edici gelebilir. Davranış bozukluğu olarak görülen “sürekli ötme” durumu dışında kuşunuzun bu yüksek sesini sevmek, buna alışmak durumundasınız. Komşularınız onun umurunda değildir. Sadece mantığını anlatarak sevdiği insanlar için bir süre sessiz durmayı öğrenebilir. (Evde bebeğinizin uyuduğu ya da sizin uyuduğunuz zamanlar gibi) Bunun da bir yolu yordamı vardır, “sus” demekle kuşlar susmaz.
Kalabalık ve çok konuşmalı bir ortamda kuşunuzda konuşmaya katılır ve ortam ne kadar gürültülü olursa, o da o kadar gürültülü olur. Bu doğaldır çünkü kendi sesinizi duyamayacağınız kadar bağırmasının tek sebebi o anda “sosyalleşiyor” olduğunu düşünmesi. Siz misafirinizle kahkahalar atıp sosyalleşirken o neden geride kalsın? Kendi sesinizi duymanızın yolu onu başka odaya götürmek ya da üzerini örtüyle örtmek değildir, sadece onu dışlamış olur ve üzersiniz. Yapmanız gereken tek şey onu kendinize daha da yaklaştırmak, kafesindeyse, dışarı çıkarmak. Ya da daha baştan, o sosyalleşme/ötme olayına girmeden “önce” onu başka bir odaya almak.
Uçma
Papağanlar kuştur ve kuşlar uçar. Başka bir şaşırtıcı gerçek. Kanat ayarı yapsanız da uçmaya ihtiyacı var, yapmasanızda. Kanat ayarı yaparak sadece onun uçma imkanını elinden alıyorsunuz, isteğini ve ihtiyacını değil. Kanadı ayarlı kuş da uçabilen kuş kadar uçma isteğiyle doludur. Kuşlarınıza kanat ayarı yapmadan önce bunu bilin.
Uçmak, kanat çırpmak onların eklem, kas ve ruh sağlıkları için çok önemli bir aktivitedir. Bu nedenle illa ki kanat ayarı yapmanız gerekiyorsa, kuşun belli bir mesafe alabileceği kadar ayar yapılmalıdır. Kuşun kanatlarının çok kısa kesilmesi ve uçma kabiliyetinin tamamen elinden alınması onun ruh sağlığını olumsuz yönde etkiler. Uçabilmek onun “en doğal” hakkıdır!
Kuşunuzun uçup kaçmasından korkuyorsanız, gereken önlemleri alıp, gerekli dikkati göstermesi gereken kişi sizsiniz. Kapıya pencereye dikkat edin, gerekirse tel taktırın, ona kaçtığında geri dönebilmesi için mahalleyi tanıtın, recall eğitimi verin, harness kullanın, ama hemen kanatlarını kesip sorumluluklarınızdan kaçmayın.
Saklanma
Papağanınız en son gördüğünüzde yerlerde dolanıyordu, şimdiyse ne kadar çağırsanızda ses seda gelmiyor ve hiçbir yerde yok! Kapı pencere açık değil dışarıya kaçmış olamaz, kafesinde yok, oyun bahçesinde yok, T sopasında yok, hiçbir yerde yok! Pekala, papağanların yeni bir özelliğiyle daha tanıştınız. Saklanmak!
Papağanlar bazen kafa dinlemeye ihtiyaç duyar, “kimsenin” onları göremeyeceği bir yerde şekerleme yapmak, kaşınıp ortalığı tozutmak ister. Elbette bu saklanma zamanlarında onun nerede olduğunu bulmanız gerekir ama bulduğunuzda onu oradan almamalı, rahat bırakmalısınız. (Tabii tehlikeli bir yere gizlenmediyse. Mesela Rika gider bilgisayarımın kasasının arkasına, kabloların arasına gizlenir. Onu mecburen alırım oradan.) Genelde nerelere saklanırlar? Kitap raflarının arası, koltukların altı, yatakların altı, Tv ekranlarının arkası, dolapların içi, açık kalmış bir çekmecenin içi, hatta ortalıkta kalmış kıyafetlerinizin içi! Her tür kuytu onlar için makbuldur. Bu sürekli bir ihtiyaç değildir, bazen iki günde bir, bazen haftada bir, bazen ayda bir, bazense iki üç ayda bir. Değişir.
Onu bulduğunuzda dokunmayın, onunla bir kaç kelime konuşup geri çekilin. Bırakın rahatlasın, otursun orada. Ta ki kendisi oradan çıkana kadar ya da belli bir şeyin vakti gelene kadar (yemek vakti, uyku vakti, ya da eğitim vakti). Bu yanlızlık anlarına da oyun oynayıp sosyalleşmek kadar ihtiyacı var. Hatta oyun bahçesine kuytu bir köşe de yapabilirsiniz. (kafese değil) Hoşuna gidebilir.
Yükseğe tırmanma
Papağanlar doğal hayatlarında hem yerlerde hem de ağaçların tepelerinde takılır. Farklı durumlar ve ihtiyaçlar için. Yerde su ve yemek ararlarken, düşmanlarını kandırmak ya da onlardan saklanmak için yüksekleri tercih ederler. Mesela bir sürü papağan bir araya gelip bir ağacın en yüksek dallarına gizlenir ve avcı kuş daha aşağıda takılan papağanlara doğru yaklaşırken, yukarıda gizlenenlerin hepsi birden kanat çırpar, ya da ortaya çıkarlar. Böylece avcı kuş “ne oluyor be?” diye düşünerek oradan uzaklaşır. Bunun gibi stratejiler. Dolayısıyla papağanların bir mekanın “en yüksek yerinde” bulunmak gibi iç güdüsel bir ihtiyacı vardır. Bu nedenle evinizde bulunan en yüksek yere tünemesini doğal karşılamalısınız ya da evinizi ona göre yeniden düzenlemelisiniz. Benim evim papağanlarıma uygun bir düzendedir; en çok takıldığı odadaki en yüksek yer, papağanımın oyun bahçesinin tepesi ve bir kaç kitap rafıdır. Bu odaya bilhassa daha yüksek bir eşya koymadım ki, onu alamayacağım ya da bulunmasını istemediğim bir yükseklikte takılmasın. Eğer evimi papağanlar için düzenleyemeyecek olsaydım, tavanlarda takılmasına göz yummak zorunda kalacaktım.
Ürkme
Papağanlar ürkektir, çünkü av hayvanıdırlar. Sakın onun bu özelliğini değiştirebileceğinizi düşünmeyin. Papağanınız dünyanın en korkusuz, en meraklı, en cazgır papağanı olabilir ama onun beş saniye sonra falanca bir eşyanın düşmesinden yada bir torbanın uçuşmasından korkmayacağının garantisi hiçbir zaman yoktur. Papağanlar ani şeylerden, tanımadıkları şeylerden ürkerler. Ürkme durumunda yaptıkları bir tek şey vardır: uçup kaçmak! Bu durumda ne kadar hızlı davranabileceklerini, ya da ne kadar hızlı düşünebildiklerini tahmin edemezsiniz. Ürktüğü anda ürktüğü şeyden uzaklaşır ve kendine çok hızlı bir şekilde tehlikeden “tamamen” kurtulabileceği bir çıkış yolu bulur. Aralık bir pencere, aralık bir kapı vs. Benzer şekilde dışarıda serbest duran papağanlar da aniden ürkebilir ve bir anda uçup gözden kaybolabilir. Kuşunuz ele ne kadar alışık olursa olsun asla onun kaçmayacağına güvenmeyin. Yapmanız gereken en önemli şey, onun ürkek bir yaratık olduğunu asla aklınızdan çıkarmamak. İkinci en önemli şey ise, ona tam bir recall eğitimi ve acil durum çağrısı eğitimi vermek, ki böylece kuşunuzun kaçması durumunda onun size geri dönmesini sağlayabilesiniz. Üçüncü bir şey daha var, o da kuşunuzun, korktuğu durumdan kurtulmak için uzaklaşmak yerine, size sığınması gerektiğini öğrenmesi. Tabii hepsi birer eğitim gerektirir ve tabii ki ileriki derslerde. Burada bilmeniz gereken şey, temel bir bilgi: Papağanlar ürkektir ve kendilerini asla tam olarak güvende hissetmezler. Bunu bilin ve önlemlerinizi buna göre alın, recall ve güven eğitimlerini ciddiye alın.
Nehir
KAYNAK: http://papaganokulu.orgTEZCAN PETSHOPDumlupınar Mah.Yıldırım Bayazıt Cad.No:9İskenderun/HatayGSM: 0541 402 1542
4 yorum:
çok başarılı bir paylaşım olmuş.
Kuş İsimleri yöneticisi olarak başarılarınızın devamını diliyorum. Tags: erkek Kuş İsimleri - dişi Kuş İsimleri
çok güzel yazı olmuş https://www.kurumama.com/yavru-kedi-mamasi buradan satın alabilirsiniz. https://petzzblog.com/ Pet Blogunuz. toptan kedi maması
Merhaba, benim sultan papağanım 6 aylık ve erkek. Bazen konuşurken tek eliyle oynuyor, açıp kapatıyor. Bu ne anlama geliyor ?
Bende jako var ilk defa garip bir durum sergiledi. Kafeste uzunca bir süre yani bir gün kadar kalıp dışarı çıkınca nefes alışverişi hızlanıp kanatlarını açıyor. Çok üzüldüğü yada sevindiği için olabilir mi? Bende isteyerek kafese koymuyorum. Çok bağırıyor mecbur kalıyorum
Yorum Gönder