Bağırmanın veya çığlık atmanın farklı nedenleri olabilir. İlgisiz kalan, canı sıkılan, bir şeyden korkan, bulunduğu ortamdan rahatsız olan veya sizinle kontak kurmak isteyen bir papağan bağırabilir veya düz ve yüksek çığlıklar atabilir.
Eğer bağırmanın veya çığlık atmanın nedeni korku ise, kuşunuzun problemini bulup çözmeniz gerekmektedir.
Evcilleşmiş ve mutlu bir papağan nadiren çığlık atar. Ancak kendisiyle ilgilenmediğini hissederse çığlık atabilir. Doğal ortamda sürü halinde yaşayan papağanlar tehlike durumunda bağırma yöntemiyle sürünün diğer üyelerini uyarırlar. Bağırma aynı zamanda karşısındakini caydırmak için bir güç gösterisi de olabilir. Ne kadar evcil olursa olsun, tehlike anında içgüdüsel olarak papağan bağırmaya başlar. Terk edildiğini düşündüğünde de bunu yapabilir.
Eğer bağırmanın nedeni korku değilse, iletişim kurma isteği olabilir. Papağanlar diğer evciller gibi iletişim kurma ihtiyacını duyarlar. Bunu farklı şekilde yapabilirler, örneğin:
- Islık çalarak
- Konuşarak
- Ve maalesef bazen çığlık atarak veya bağırarak.
Aslında insanların çoğu papağan aldığında ilk günlerde çok ilgilenir ve zaman geçtikçe (işlerin yoğunluğu, yeni bir evcil, bebek sahibi olmaları vs vs gibi çeşitli nedenlerden dolayı) ona daha az zaman ayırmaya başlarlar. Kuş da ilgi çekmek için bağırmaya başlar.
Tecrübesiz papağan sahipleri genelde telaşlanıp papağanın bulunduğu odaya koşarak onu susturmaya çalışırlar. Amacına ulaşan papağan, sahibi odadan çıkınca hemen bağırmaya başlayacaktır. Zamanla bu alışkanlık haline gelirse, papağan sahibi için bu davranışı düzeltmek çok ama çok zor olacaktır. Üstelik bağırma yolu ile papağanı susturmaya çalışırsa, papağan bunu eğlenceli bir oyun haline getirecektir. Bir arkadaşımızın ilk zamanlar yaptığı gibi kuşu susturmak için en sevdiği yemi de verirseniz, amacına ulaşmış üstelik bir ödül bile almış olan papağanınız artık her karnı acıktığında bağırmayı alışkanlık haline getirecektir.
Kuşunuzun, ilginizi çekmek için bağırmasını veya çığlık atmasını engellemek istiyorsanız, birkaç yöntem var, örneğin ilk yöntem bunu yaptığında onunla ilgilenmemektir. Bazen zor veya dayanılmaz olabilir ama eğer istediğini yaparsanız, yani o anda koşup ilgi gösterirseniz, bu şekilde başarılı olduğunu görüp bunu alışkanlık haline getirebilir. Bunun tam tersine, kuşunuz öttüğünde, konuştuğunda veya sessiz kaldığında, onu ödüllendirin. Papağanlar zekidir, eğer papağanınız bağırdığında değil de öttüğünde veya konuştuğunda sizin ona doğru geldiğini görürse, amacına ulaşmak için hangi yöntemin daha faydalı olduğunu hemen anlayacaktır. Bağırdığında veya çığlık attığında sakın bağırmayın veya onun sesini bastırmak için televizyonun sesini açmayın. Bu sadece onun devam etmesini sağlayacaktır veya daha kötüsü daha yüksek bir sesle bağırmasını. Üstelik televizyonu veya onun sesini bastırmaya çalışan başka bir sesi kendine rakip olarak görecek ve daha fazla strese girecektir. Başka bir yöntem ise, ışığı söndürmek veya üzerini örtmektir, bu şekilde de susmasını sağlayabilirsiniz. Ancak bu yöntemi çok fazla önermiyorum, çünkü çok sık yapılırsa, davranış bozukluklarına neden olabilir ve uyku düzeninde bazı dengesizlikler ortaya çıkabilir. Kuşunuz bağırdığında, mümkün ise odadan çıkın, ve sustuğunda veya konuşmaya başladığında geri gelin. Eğer televizyon seyrediyorsanız veya müzik dinliyorsanız kapatın ve gidin başka bir şey yapın. Tehlike anında bir kuşun bağırmasına engel olmak pek mümkün değildir. Ancak kontrol edebildiğimiz durumlarda onun bağırmasını teşvik etmemeliyiz. Bağırmayı hiç önemsememek, bu davranışını azaltabilir. Susmasını bekleyin. Bu durumdan memnun olmadığınızı göstermek için sert bir şekilde "hayır" diyerek gözlerine bakmanız da etkili olabilir. Her zaman bunu hatırlamakta fayda var: herhangi bir tehlike olmadığında veya sorun olmadığında kuşun bağırmasının ana nedeni bizim ilgimizi çekmek istediğindendir. |
Bunu genelde sıkıldığı zaman da yapar. Güzel bir oyun alanı, birçok oyuncağı, kemirme dalları, sebze ve meyveleri yani oyalanacak bir şeyleri olan bir papağan daha az bağırma eğiliminde olur.
Gagalayacak bir şeyler bulan bir kuş da çok fazla bağırmaz.
Sizi göremediği zaman da sizi aramaya başlar. Eğer o anda işiniz varsa, oyun parkını genelde sizin daha sık bulunduğunuz bir yere koyun, bu şekilde sizi de görebilir ve kendini çok yalnız hissetmez.
Bizim jako da bu bağırma olayını ben evde yokken evdekiler onunla daha fazla ilgilensinler diye kullanmıştı, oyuncaklarını yere atıp bağırmaya başlıyordu, bizimkiler de yanlış davranıp her bağırdığında yanına gidip "vah vah yazık oyuncağını düşürmüş" diyorlardı ve ona verdiklerinde susuyordu. Oysa bağırarak neleri elde edebileceğini keşfetmeye ve ben yokken neredeyse kontrolü elde etmeye başlamıştı. Bu davranışa da şahit olduğumda, bir daha oyuncakları atarsa ve bağırırsa vermeyin, sert sert bakın ve bırakın gitsin kendi alsın dedim, aldığında da "aferin" diyip hemen ödül vermelerini söyledim, hemen olmasa da bu yöntem sonunda işe yaradı çünkü bir daha bağırmadı. Eğer işe yaramasaydı, şu yöntemi de denemeyi düşünmüştüm: oyuncakları attığında ve bağırdığında evden biri oyuncağı alacaktı ve aldığında da ona ödül verilecekti ve bütün bunlar da bizim yaramazın önünde olacaktı, anlaması için. Jakolar çok iyi gözlemcidir ve bazen bu tarz yöntemler veya oyunlar da işe yarayabiliyor.
Eğer bu konuda ilâve etmek istedikleriniz veya yaşamış olduğunuz benzer bir durum varsa, herkes paylaşımda bulunabilir. Özellikle yeni arkadaşlar da faydalansın diye hangi yöntemleri kullandığınızı ve bunların etkisini burada paylaşırsanız faydalı olacaktır.
Unutmayın, kanatlı minik dostlarımız her zaman sevgi ve ilgi beklerler, onların mutluluğu için sevginizi ve ilginizi hiçbir zaman esirgememeniz dileğiyle.
Papağanınızın Size Alışması İçin İlk Günlerde Nelere Dikkat Etmeniz Gerekir?
Papağanınıza vereceğiniz eğitim de çok önemli. O her yerde patron benim havalarında yürüse de asıl patron sizsiniz ve bunu ona öğretmelisiniz. Örneğin onu omuzunuza çıkartmanız kendisini güçlü hissetmesini sağlayabilir. Ayrıca böyle bir durumda oluşabilecek herhangi bir kıskançlık yada kızgınlık anında yanağınızda veya kulağınızda bir acı hissedebilirsiniz. Bu yüzden dikkatli olmalısınız.
Papağanınızın Güvenini Nasıl Kazanırsınız?
Satın aldığınız bir papağanın güvenini kazanmak kolay değildir.Papağanlar doğal ortamlarından insanlar tarafından yakalanıp getirildiği için insanlarla karşılaşmaları onlarda iyi bir etki bırakmaz.Daha sonra size gelinceye dek geçirdiği evreler mesela uzun yolculukları, kuş pazarlarında geçirdiği yaşam koşulları onları ürkek ve çekingen yapar. Papağanınız ilk zamanlar sizi yanına yaklaştırmayacak vahşice bağıracaktır. Bu çok normal bir davranıştır. İlk zamanlar ona fazla yaklaşmayın kendi halinde bırakıp bulunduğu ortama alışması için ona zaman verin. 2 ay bulunduğu yeri değiştirmeyin bu çok önemli eğer değiştirirseniz size alışma zamanı uzayacaktır. Ona yaklaşırken yumuşak ses tonuyla bağırmadan yaklaşın, o size izin verdiği kadar yaklaşın bağırdığı mesafeyi geçmeyin bu aranızdaki diyalog duvarıdır.
Zamanla bu duvar aşılacak ama ilk başlarda sakın ona yaklaşmaya dokunmaya çalışmayın bu her şeyi daha da kötüye götürür.Size izin verdiği mesafede durun onunla bağırmadan yumuşak bir ses tonuyla konuşun sizden ona zarar gelmeyeceğini anlaması için biraz zamana ihtiyacı vardır.Daha sonra ona yaklaşmanıza izin verecektir.Papağanınıza yaklaşırken onun seveceği bir yiyeceği ona gösterin o yiyeceği yavaşça yiyecek kabına bırakın.Aradan zaman geçtikçe sizin elinizden o yiyeceği kendisi alacaktır.
Papağanlara Nasıl Bir Eğitim Verilmelidir?
Papağanınıza vereceğiniz eğitim de çok önemli. O her yerde patron benim havalarında yürürse de asıl patron sizsiniz ve bunu ona öğretmelisiniz. Örneğin onu omzunuza çıkartmanız kendisini güçlü hissetmesini sağlayabilir. Ayrıca böyle bir durumda oluşabilecek herhangi bir kıskançlık yada kızgınlık anında yanağınızda veya kulağınızda bir acı hissedebilirsiniz.
Papağanlara Nasıl Konuşma Öğretilir?
Kuşların konuşma yetenekleri, aynı cinsler içinde bile belirgin olarak değişebilir.Afrika Gri Papağanı, tüm papağanlar arasında en doğal taklitçi olarak kabul edilir. Aynı zamanda, kuşların çoğunlukla kadın ve çocukların sesini erkeklere nazaran daha kolay taklit edebildiklerini aklınızda bulundurunuz. Elde yetişen papağanlar, insan sesine daha fazla alışkın olmalarından dolayı kendi ebeveynleri tarafından yetiştirilenlere göre çok daha erken konuşmaya başlarlar. Fakat bir kuşu konuşmaya başlatmak için de başka hiçbir kestirme yol yoktur. Bu tamamen bir sabır ve tekrar etme meselesidir. Ne kadar fazla kuşu eğitmek için zaman ayırırsanız, o kadar çabuk öğrenir.
Bu işin anahtarı cümleleri ve kelimeleri küçük parçalara bölmektir. Kuş bir kez ilk bölümü başarı ile taklit edebilirse, sonrakileri üzerine ekleyerek devam edip tüm kelime, cümle veya şiiri oluşturursunuz.
Bir kuşa konuşmayı öğretirken ortamın sessiz olmasını sağlayınız. Kuşun bulunduğu yerden başlayacak şekilde, bir günde bir çok kez ders verebilirsiniz. Eğer her sabah aynı şekilde kuşunuza seslenirseniz, kısa zamanda o da benzer şekilde cevap vermeye başlar. Gün içerisinde, kuşu adını, adresini ve telefon numarasını tekrar etmeye teşvik ediniz. Bu, kuş çalındığı veya kaybolduğunda büyük önem taşır. Detayları beş dakikalık bir periyot boyunca kafese yakın oturarak açık bir şekilde tekrar ediniz. Her şeyin çabucak olması için acele ettirmeyiniz, yoksa kafası karışabilir.
Evde oluşan bazı sesleri hiç eğitim almadan kuşlar taklit edebilirler. Çalan bir telefon buna tipik bir örnektir ve kuşun kusursuz tonlaması koşarak gelmenize sebep olabilir. Bu, eğer ısrarla küfür ederse oldukça problem olabilir. Bu tür davranışı düzeltmek oldukça zordur, ancak tekrarlamayı, uyaranı geri çekersek kuş ses veya kelimeyi daha az aklında tutabilir. Bir diğer ihtimal de istenmeyen ifade duyulduğunda kafesin örtülmesidir. Kuş kısa zamanda kendi sesi ile karanlığa atılma arasındaki ilişkiyi kurar. Kafesi sadece beş dakika örtünüz, bundan fazlası kullanışlı olmaz.
Eğitim amacı ile, düzenli tekrarlarla derslerinizi takviye etmek için bilgisayara bir mikrofon aracılığı ile kendi sesinizi kaydedin veya kasete kaydedip papağanınıza dinletebilirsiniz. Aynı şekilde olgun bir kuşu da konuşturmak zordur, fakat konuşmayı öğrenmiş bir kuş da yaşamı boyunca kelime hazinesine yenilerini ekleyecektir.
Papağanlarda Cinsiyet Ayrımı Nasıl Yapılır?
Papağanların cinsiyetini dış görünüşlerinden ayırt etmek oldukça zordur. Cinsiyet ancak endeskopi yada birkaç tüye uygulanacak DNA testi ile kesin olarak belirlenebilir.
Papağanlarda Üreme
Papağanlar çiftleşme dönemlerinde bazı cinslerin özellikle dişilerinde genellikle saldırgan davranışlar sergileyebilirler. Bu dönemde onlara anlayış gösterilmesi ve uzman bir veteriner ile görüşülmesi en doğru davranıştır. Papağanların cinslerine göre üreme dönemleri ve süreleri farklılık gösterir. Bu konuya Papağanların Cinsleri bölümünde her cins için ayrı ayrı yer verilmiştir. Lütfen geniş bilgi için Papağan Cinsleri sayfalarımızı ziyaret ediniz.
Papağanlarda Beslenme
Papağanları sadece çekirdek ile beslemek doğru olmaz.Tam bir beslenme uygulanmazsa normal gelişmesini gösteremez. Gösterişsiz bir papağanın nedeni yanlış ve tek yönlü beslenmedir.Doğal ortamlarında meyve, ağaç kabuğu, yeşillik, bitki tohumları, fındıkgiller, çiçek özleri, soğanlı ve yumrulu kökler, böcekler ve solucanlarla beslenirler. Evcil bir kuş sahibi ne verirse onu yemek zorunda kalır.Gerekli vitaminleri alabilmeleri için ara sıra çekirdeğin dışında; Kabuklu Kabuksuz Fındık, Ceviz, Fıstık, Badem, Mısır, Antep Fıstığı, Yulaf, Buğday, Keten tohumu verilebilir. Meyvelerden; Elma, Armut, Üzüm, Ayva, Muz, Çilek, Kiraz, Vişne, Mandalina, Tatlı Portakal verebilirsiniz. Vereceğiniz meyveler insanların yediği gibi yıkanmalı kurulanmalı veya suları süzülmelidir. Tüm yiyecekler oda sıcaklığında olmalıdır.
Her papağan şimdiye kadar saydığımız yiyecekleri aynı ölçüde sevmeye bilir. Papağanınıza seçme hakkı tanıyınız ve sevdiği yiyecekleri veriniz. Meyve, sebze, bitkiler çabuk bozulurlar. Bu yiyeceklerin artıklarını bozulmaya başlamadan önce kafesten uzaklaştırın. yiyecekler çok zahmet veriyor ve etrafı kirletiyor diye, sürekli aynı yemle beslemeyin. Bir papağan da, yalnızca biyolojik ihtiyaçlarından dolayı yemek yemez. Zevk için ve sevdiği için de yem yerler. Bu yüzden siz özenerek ve belki de çok para vererek aldığınız yeme kuşunuz tenezzül etmez ise ona darılmayın. Ya hiç yemediği için tadını alamamıştır yada o yeme karşı antipatisi vardır. Papağan canı sıkıldığı zaman oburluk eden bir yaratık değildir.Yemini aralıklı olarak küçük porsiyonlar halinde yer. Yemini alıştığı yerde devamlı görmek ister, ve içinden istediğini istediği zamanlarda yer. O yüzden mutlaka yemliğinde yemleri olmalıdır.
PAPAĞANLARIN BAKIMI
Kafes Temizliği
Kafes seçiminin Papağanın boyuna ve özelliğine uygun olarak seçilmesi gereklidir. Kafes seçimi ile ilgili mağazalarımızdaki satış elemanlarımızdan da tavsiye alabilirsiniz. Ayrıca Aksesuar ve oyuncak seçerken dikkat edilmesi gereken en önemli unsur papağanın boyuna ve cinsine uygun boyda dizayn edilmiş olmasına dikkat etmektir.
Papağanınızın kafesini temiz tutmanız sağlığı açısından önemlidir. Kirlenmesini beklemeden haftada 2 veya 3 defa kafesini temizleyin. Kafesin altına mağazalarımızda da satılan kuş kumu dökün bu papağanınız için önemlidir. Papağanınız kumun içerisinde bulunan mineralleri ve küçük taşları, yiyecek bunlar sindirimini kolaylaştıracaktır aynı zamanda gagasını bu taşlarla törpüleyecektir.
Tırnakların Bakımı
Fazla uzamış tırnaklar papağanınızın hareketini zorlaştıracaktır. Uzamış tırnaklar kıvrılmaya başlar bunu fark edebilirsiniz. Bunun için papağanınızı veterinerinize veya kliniklerimizden birine götürüp tırnak bakımını yaptırmalısınız.
Su ve Yem Kaplarının Temizlenmesi
Günde iki defa bitmesini beklemeden sularını değiştirmelisiniz. Sularını değiştirirken su kaplarını bir fırçayla temizlemelisiniz.
Spreyleme ve Yıkama
Papağanları temiz ve sağlıklı tutmak için banyo yaptırmak kesinlikle önemlidir.Banyo yaptırmazsanız tüyler kuru ve buruşuk olur. Bu durumda Papağanınızı tüy yolmaya teşvik eder. İlk önce kafes temizliğini yapın su ve yiyecek kaplarını çıkartın. Kullanılacak en iyi cihaz ılık suyla doldurulmuş bitki spreyidir. Spreyin püskürtmesi sis gibi olmalıdır.Başlangıçta çoğu kuş spreyden rahatsız olur. Bu ilk şüphenin üstesinden gelmek için spreyi yukarı doğru yönlendirin su damlaları yukarıdan yağmur izlenimini uyandıracaktır. Spreyi hiçbir zaman papağana direk tutarak sıkmayınız. Zamanla spreyin görünmesiyle papağanlar heyecanlanır ve bağırırlar. Papağanları haftada 2-3 kez banyo yaptırabilirsiniz.Bu size tüyleri iyi durumda ve zararlı parazitlerden temizlenmiş olarak tutulmasında yardımcı olur.
Papağanlar Korktukları Zaman Nasıl Davranırlar?
Çevremizdeki birçok şeyin gürültülü olduğu bir gerçektir. Bu gürültülerin bazıları papağanınızı korkutur. Papağanınız korktuğu zaman vücudunu inceltir, tüylerini vücuduna tamamen yapıştırır, boynunu yukarı doğru iyice uzatır.
Gök gürültüsü, silah sesleri, sert kapı çarpmaları vb. sesler papağanı çok korkutur. Gürültü meydana geldiğinde papağan karanlıkta ise lambaları yakmak veya aydınlık bir yere almak papağanı rahatlatacaktır. Bu tür seslerin vermiş olduğu korku kalp krizlerine sebep olabilmektedir.
Papağanlar Yalnız Kalabilirler mi?
Hayır, papağanlar yalnız kalmaktan hoşlanmazlar, devamlı ailenin yanında beraber olmak, söze karışıp varlığını hissettirmek isterler. Ev içinde kafesin dışında dolaşmak çok hoşlarına gider. Serbest dolaşanların tüyleri daha düzgün ve bakımlı olur. Gerekli tedbirleri alıp (Kapı pencere vb. yerleri kapatıp) sık sık dışarıya çıkartınız.
Papağanlar Sıcaktan Bunaldıklarında Ne Yapılmalıdır?
Sıcak yaz günlerinde kuşunuz yine vücudunu inceltir kanatlarını yere indirir. Gagasını açık tutar bu havanın çok sıcak olmasından dolayı kuşunuzun bunaldığını gösterir. Papağana hemen duş yaptırmalısınız. Bir su spreyi ile yukarıdan üzerine gelecek şekilde püskürtün kanatları ıslanınca rahatlayacaktır.
Papağanlar Huzurlu mu Yoksa Hasta mı Nasıl Anlarız?
Papağanınız sevimli bir yün yumağı gibi yusyuvarlak tünemiş ise bir ayağını kendine çekmiş tek ayak üzerinde kendi kendine gagasını çatırdatıyorsa, çok mutlu ve huzur içindedir.Onu bu durumda rahatsız etmeyin.
Eğer günün uzun saatlerini uyuyarak geçiriyorsa hareketleri yavaş ve isteksiz ise gagasını sık sık tüylerinin arasına sokuyorsa bu hastalık belirtisidir. En yakın veterinere veya kliniklerimizden birine götürünüz veya bu durumu anlatınız.
Papağanların Kızgın ve Saldırıya Geçeceğini Nasıl Anlarız?
Kuşunuz kanatlarını havaya doğru açıyor, gagası açık ve boşluğa doğru gagalama hareketleri yapıyorsa, kızgın demektir. Bu saldırıya geçeceğinin işaretidir. Sakinleşinceye kadar yalnız bırakabilirsiniz.
Papağanlar İlgi Çekmek İçin Nasıl Davranırlar?
Bazen papağanınız uçuyormuş gibi kanatlarını sesli sesli çırpar ve en vahşi çığlıklarını atar. Bu ani saldırı hareketi çevresini korkutmak içindir. Eğer kuşunuzun çağırmalarına cevap vermezseniz ve uzun süre onunla ilgilenmezseniz, dikkat çekmek ve kendisiyle ilgilenilmesini sağlamak için bu yola başvuracaktır.
Papağanlar Sizden Bir şey İstediğinde Nasıl Davranırlar?
Sizin bulunduğunuz yerde papağanınız bir şey istiyorsa önce tek sesli bir ıslık çalar, sonra çaresiz bir yavru gibi kanatlarını titretir, bu arada parmaklarından birini de çekiştirir.
Papağanlar Sıkıldıklarını Nasıl Belli Ederler?
Kendisinin sık sık ve dikkatle incelendiğini hisseden bir papağan sıkılganlık duyabilir. Kafasını kaşır, bir ayağı ile diğerinin üzerine basar, kendi ekseni etrafında döner. Bu zamanlarda ona ilgi göstermelisiniz.
Papağanınız Ensesini Kaşıtmak İsterse Nasıl Davranır?
Vücudunu hafifçe bükerek ve başını eğerek size yaklaşıyorsa, ensesini kaşıtmak istiyor demektir.Buna tüm papağanların ihtiyacı vardır. Bu iş için iki parmağınızı kullanınız. Bütün parmaklarınızı açarak elinizi uzatırsanız korkabilir. Eğer onun hoşuna gittiği gibi kaşırsanız o da gagasının altı ile sizin elinize sürtünmeye başlar.Bu ısırmak için değildir.O da sizi kaşımak istiyordur.Belki çok çok hafif bir ısırma veya gagalama olabilir.Fakat korkmayın. Kesinlikle elinizi korkuyla geri çekmeyin. Böyle bir hareket kuşunuzu gerçekten korkmasına ve sizi gagalamasına neden olabilir. Bunu isteyerek yapmaz korktuğu için gösterdiği reflekssel bir reaksiyondur. Kaşınması geçipte yeterince okşandığında gidecektir veya gagasıyla elinizi yana doğru itecektir.
Papağanlar Ne Tip Oyunlardan Hoşlanırlar?
Papağan için en güzel oyuncak kendirden yapılmış üstünde düğümler bulunan bir parça ip, sert içi dolu lastik bir top, 10 cm boyunda kesilmiş üzeri kabuklu yaş ağaç dallarıdır. Kafese asılmış ayna, çan veya ses çıkartan çıngıraklar papağanların sinirlerini bozar. Başlarını kafesin içerisinde sağa sola vurmalarına neden olabilir.
TÜNEKTE EĞİTİM VİDEOSU
PAPAĞANI KOMUTLA ELE ALMAK
Öncelikle papağanınızın ele gelmesi için son derece evcil sizle iyi ilişkisi olması gerekir. Yoksa bırakın komutla ele gelmeyi başka türlüde elinize gelmez. Öncelikle yakından ve uzaktan papağanızın elinize konması için yapmanız gereken aşamaları anlatacağım.
1- Papağanızın canı yemek istediği, hafif aç olduğu zaman kafesinden çıkartın.
2- Mesela kafesinin üstündeyse elinizi uzatın ve sevdiği bir yiyeceği yaklaştırın fakat yiyeceğe ulaşamasın, ulaşması için sizin elinize çıkmasını anlamalı.
3- Elinize bu şekilde çıkana kadar bunu hergün yapın.
4- Çıktıktan sonraki günler ise bunu komutla yapın, yani yine meyveyi uzatın fakat çok az uzakta olun (kafesten elinize geçerken birazcık zorlansın.) Çıkana kadar istediğiniz komut neyse (çık,gel yada çeşitli ses) uygulayın.
5- Tek bir komut seçin ve bunu her seferinde uygulayın.
6- Bunları başardıktan sonra kademe kademe papağanınızın olduğu yerden uzaklaşın, bir süre sonra kanat çırparak gelsin. Ama asla ödülü unutmayın.
7- Ödül verirken aynı zamanda ona güzel sözler söyleyip kafasını kaşıyabilirsiniz.
8- Bunları düzenli yaparsanız ve doğru yaparsanız bir süre sonra verdiğiniz komutla uçup kolunuza konucaktır. Ve bunları başardıktan sonra herzaman olmasada ödülü eksik etmeyin.
Unutmayın sabır çok önemli, bu anlattığım aşamaların 1-2 hafta gibi kısa zamanda olmasını beklemeyin başarana kadar en azından çok uzun süre deneyin. Bir diğer önemli kısım ise papağanınızın son derece evcil ve size güven duymalı.
Not: Birçok farklı eğitim türü olabilir bu sadece bu türlerden biri.
Ken Globus
10.09.2008 tarihinde aramızdan ayrılan Ken Globus, papağan eğitiminde çığır açan bir eğitmendir. Genelde papağan eğitiminde pasif bir tavır izlenir. Dolayısıyla papağan deyim yerindeyse kendi haline bırakılarak sahibine alışması ve evcilleşmesi beklenir. Bu aylar sürebilecek ve hem papağan hem de sahibi için oldukça sıkıntılı bir süreçtir. Bazı papağanlarda ise bu tamamen faydasız bir yöntemdir ve yıllar sonra dahi 'vahşi' olarak kalmaya devam edecektir.
Ken Globus ise bambaşka bir yöntem benimsemiştir. Ken, görevi gereğince papağanlar ile çalışırken bir şey keşfetmiştir. Başlangıçta kendini kafes tellerine vuran ve inanılmaz derecede korkan papağanlar ilk temas sonrasında sakinleşmiş ve korku seviyeleri son derece düşmüştür. Papağanlar zorlamayla da olsa yaşanan temas sonrasında korkulacak birşey olmadığını keşfetmişlerdir. İşte bu durum Ken Globus'un eğitim temelini oluşturmaktadır.
Papağanlarda ilk temas hayati öneme sahiptir ve papağan kendisine zarar gelmeyeceğini keşfettiği anda sahibi ile arasındaki tüm engeller bir anda kalkmaktadır. Ken Globus tarafından uygulanan eğitimlerde ise papağan ile bu ilk teması bir an önce atlatarak aylar sürebilecek bir süreci çok çok kısa bir zaman dilimine indirgenmektedir.
Bazı papağanseverler Ken Globus tarafından uygulanan yöntemleri fazla baskıcı ve agresif olduklarından bahisle kabul etmemektedirler. Ancak aylar sürecek ve gerek papağana gerekse sahibine zor zamanlar yaşatacak pasif bir yöntemden daha etkili olduğu ve bilinçli kimseler tarafından uygulanması durumunda çok daha kısa sürede etkili olduğu açıktır. Ayrıca pasif bir yaklaşımla papağan üzerinde uzun dönem stres yüklemesi de bu yolla engellenmektedir. Dolayısıyla Ken Globus tarafından uygulanan bu yöntemlerin çok daha 'insancıl' olduğu söylenebilir.
Papağan eğitimi çok karmaşık bir konudur ve her papağan için geçerli bir eğitim yoktur. Dolayısıyla papağanızın özel koşullarına uygun bir yöntem ya da yol izlenmeldir. Bu Ken Globus tarzı aktif bir yaklaşım olabileceği gibi çok daha pasif bir yaklaşım da olabilir ve buna ilişkin kararı da papağanını en iyi tanıyan kişi olan sahibi verecektir.
Önemli Not: Bu bölümde yer alan teknikler sadece çok tecrübeli kimseler tarafından uygulanabilir. Yanlış uygulamalar hem papağanına hem de sahibine büyük maddi/manevi zararlar verebilir. Bu gibi zararlardan site sahibi hiçbir koşul altında sorumlu tutulamaz.
Eğitimle ilgili ön bilgiler
- Eğitime başlamadan önce papağanın kanat ayarlarının yapılması ve tırnaklarının kesilmesi gereklidir. Konu ile ilgili bilgiye bakım sayfasından ulaşabilirsiniz.
- Eğitim hergün uygulanmalıdır.
- Eğitim günün belirli bir saatinde uygulanmalıdır. Öğle vakitleri ve yemeği takip eden 1-2 saat eğitim için uygun değildir
- Eğitimin papağanın normalde kaldığı oda haricinde başka bir odada yapılması verimi artırır.
- Eğitim sırasında odada sadece eğitimci bulunmalı ve dikkat dağıtıcı (tv, radyo, başka bir pet) unsurlar odadan uzaklaştırılmalıdır.
- Eğitim mutlaka kafesin dışında ve tercihen bir t-tüneğin üzerinde yapılmalıdır. Kafes papağanın hakimiyet alanıdır, dolayısıyla eğitimin orada verilmesi mümkün değildir.
- Eğitmenin kendinden emin olması şarttır. Papağan, insanın ruh halini kolaylıkla çözümleyebilir ve tedirgin ya da ürkek bir tavır onun korkusunu ve/veya saldırganlığını daha da artırır.
- Eğitim sırasında papağanın ıssırması halinde eğitmen herhangi bir tepki göstermeden ağır ağır elini çekmeli ve bir süre bekledikten sonra eğitim sona erdirmelidir. Takip eden gün eğitime tekrar başlanmalıdır.
Sopa tekniği
'Malzemeler' kısmında detaylı olarak tasvir edilen bir T tüneği mümkün olduğunca küçük bir odanın köşesine yerleştirdikten sonra papağanın bu tüneğin üstüne çıkmasını sağlamak gerekmektedir. Kafesin kapısını açarak tüneğin üstüne doğru tutmak ya da altı açık olan kafesi ters çevirerek yine tüneğe doğru tutmak yöntemlerden birkaçıdır. T tüneğe çıkmaması halinde max 1mt * 1mt büyüklüğünde ve karton veya benzer bir malzeme ile kenarları kapatılmış bir köşe de bu amaç için kullanılabilir. Burada mühim olan papağanın sizden kaçamayacağını veya uzaklaşamayacağını idrak etmesidir. Bir kez uygun bir yere yerleştirdikten sonra 30 cm boyunda ve yaklaşık 2 cm çapında iki adet sopa ile papağanın boynundan kuyruğuna doğru okşamaya çalışmalısınız. Burada temel amaç papağanın asla ve asla sopayı ısırmasına izin vermemek ve ikinci sopayı onun dikkatini dağıtmak için kullanmak suretiyle dokunmaya alıştırmaktır. Eğitim her gün ve aynı saatte toplam 15-20 dakikayı geçmeyecek şekilde yapılmalıdır. İlk defasında ucundan tuttuğunuz sopayı gün geçtikçe daha kısa mesafeden tutarak ve en nihayetinde sopayı tamamıyla bırakarak onu elle sevmeye alıştırabilirsinz. İlk birkaç deneme oldukça zor geçebilir ancak bu yöntem çok başarılı ve defalarca denenmiş bir yöntemdir. Papağan tamamen evcilleşinceye kadar sopa tekniği ve zaruri haller dışında kafes dışına çıkarılmamalıdır zira kafes dışında serbest dolaşma evcilleşme sürecini uzatmaktadır.
'Papağanlarla konuşan adam' olarak bilinen Ken Globus bu tekniğin daha geliştirilmiş bir türünü uygulamaktadır. Kristal küre adlandırdığı bu teknikte t-tünekteki papağanın üzerinde ellerini bir 'küre' işaret edermiş gibi hareket ettirmektedir. Ardından da tek elini dikkatini dağıtmakta kullanırken diğeri ile de temas sağlamaktadır. Burada en önemli nokta papağan ile yaşanacak ilk temastadır. Zira buzlar bir kez kırıldı mı artık papağanınız neredeyse tamamen evcilleşmiş demektir.
Ken Globus'un daha agresif papağanlarda uyguladığı diğer teknikler ise 'demir yumruk' ve 'gergin avuç'tur. İlkinde yumruk yapılarak bilek içe doğru kıvrılmakta, ikincisinde de parmaklar birleştirildikten sonra parmak uçları mümkün olduğu kadar geriye itilmektedir. Ancak ikisinde de fikir aynıdır 'deriyi gergin tutarak papağanın ıssırmasını engellemek'. Birkaç kez bileğin ya da avuç içinin papağana doğru hareket ettirilmesinden sonra papağan artık ıssırmanın ya da saldırmanın çözüm olmadığını anlayacaktır. Bundan sonra kristal küre tekniği ya da diğerleri uygulanabilir.
Ken, özellikle büyük ve aşırı agresif papağanlarda bu ilk teması sağlamak için kafasını da kullanmaktadır.
Son olarak Ken Globus'un deyim yerindeyse 'zafere' ulaştığı anı görebilirsiniz. Ara'nın tüm dikkati sol elde iken sağ el ile ilk teması sağlıyor.
Ken Globus'un kişisel sayfasında kendisinin uyguladığı diğer yöntemler ve elde ettiği başarılı sonuçlar hakkında bilgi edinebilirsiniz.
Clicker eğitimi
Edimsel (araçlı) koşullanma
Temel eğitim bölümünde klasik koşullanmadan ayrıntılı olarak bahsedilmişti. Clicker eğitimi bundan bir adım öteye yani edimsel koşullanmaya dayanmaktadır.
Edimsel koşullama, ödüle götüren veya cezadan kurtaran bir koşullanma türüdür. Belirli bir durumla karşılaşan papağan çeşitli davranımlar ortaya koyar. Etrafta dolaşır, nesnelere bakar ... vb. Fakat klasik koşullanmada olduğu gibi belirli bir uyandırılmış davranış göstermez. Sonunda yaptığı davranımlardan biri ödül alır. Ya da cezadan kurtulmasını sağlar. Bu koşullanma türünde uyarıcı ve davranım klâsik koşullanmadan daha karmaşıktır. Papağan, daha önce ihtiyacını karşılayan, bir tepki yaratan uyancıya karşı belli bir tepkiyi yaparak doyuma ulaşmaya ya da tepki göstermekten kaçınmaya çalışır. Bu koşullanma türüne operant veya aktif koşullanma da denir. Papağan bu koşullu davranım türünde aktif olmak zorundadır. Bu tür koşullanmanın temelinde, papağanın hoşuna giden, haz veren durumlara yönelişi, hoşlanılmayan durumlardan kaçış eğilimi yatar.
Edimsel koşullanmada, ödül veya doyuma ulaştırıcı koşullar terimi yerine pekiştireç terimi daha uygundur. Pekiştireçler ödülden daha geniş bir anlama sahiptir. Pekiştireçler, belli davranışları izleyen organizmada bir güdüye doyum sağlayan durumlardır. Koşullanmanın sağlanması için edimin pekiştirilmesi gerekir.
Olumlu pekiştireç : Kendiliğinden yapılan edim ödüllendirilir. Örneğin, papağan belli davranışları yaptığında sevdiği yiyecek verilir.
Olumsuz pekiştireç : Belli bir edimin sonucunda organizma kendine sıkıntı veren durumdan kurtulursa o edim tekrarlanır. Daha doğrusu böyle durumlarda bu edimin tekrarlanması olasılığı artar. Olumsuz pekiştireç ceza ile aynı anlamda değildir. Cezada, istenmeyen davranışı yaptığında, kasıtlı olarak rahatsız edici durumla karşılaştırılır. Papağan eğitiminde olumsuz pekiştireç kullanılması çok uygun değildir zira köpek eğitiminde yapıldığı üzere papağan üzerinde bir ‘baskı’ oluşturulması mümkün değildir. Papağan eğitiminde karşılaşılan olgular çok farklıdır zira henüz papağanımız evcil dahi değildir.
Clicker nedir?Ne değildir?
Clicker, edimsel koşullandırma ile evcil hayvan eğitiminde sıkça kullanılan bir aparattır. Kapalı bir kutu içerisindeki metal bir levhadan oluşan clicker kendine has ve keskin bir ses çıkarmaktadır.
Clicker, papağanınızın tüm davranışsal problemlerini çözecek ya da olağanüstü numaralar yapmasını sağlayacak sihirli bir değnek değildir. Maalesef günümüzde clicker aşağı yukarı bu şekilde lanse edilmektedir. Clicker'in hayvanların eğitiminde giderek artan bir oranda ve oldukça başarılı bir şekilde uygulandığı doğrudur ancak bu aparat sadece bir araçtır ve bu şekliyle de bilinmesi gereklidir. Eğitimdeki başarı papağanınızın ve sizin kabiliyetinize bağlıdır.
Clicker nasıl çalışır?
Papağanımız için kelimelerimiz herhangi bir anlam ifade etmemektedir. Kelimeleri ister başka bir dilde söyleyin ister yüzlerce kez ya da yüksek sesle tekrarlayın bu durum değişmeyecektir. Ancak ödülün bir manası vardır bu da papağan açısından : ‘Benden bunu istiyor’ ya da ‘Doğru bir şey yaptım’dır. Ancak ödül verilene kadar papağan kanatlarını açmış, konuşmuş ya da kafasını sallamış olabilir. Dolayısıyla aradan epeyce bir süre geçtiğinden yapılan bu davranışların hangisinin ödüllendirildiğini ayırt etmek papağan açısından zor olabilir. İşte clicker tam olarak bu amaca hizmet etmekte yani hareket ile ödül arasında bir köprü görevi görmektedir. Papağan bir süre sonra clickerin ardından ödülün geleceğini anlayacaktır ve clickeri duyduğu andaki yaptığı şeyin doğru olduğunu idrak edecektir. Dolayısıyla istenen davranış çok daha etkili ve kolay bir biçimde ‘işaretlenmiş’ olacaktır.
Clicker eğitiminde temel kurallar nedir?
- Papağanınızın en sevdiği yiyeceği, diğer bir deyişle eğitim sırasında vereceğiniz ödülü belirleyin. Genelde yer fıstığı, kabak çekirdeği, ceviz, fındık gibi gıdalar papağanların en sevdiği yiyeceklerdir. Papağanınız eğitim süreci haricinde bu besine ulaşamaması gerekir.
- Ödül olarak vereceğiniz malzemeyi eğitim öncesinde hazırlayın. Ödül, hemen tüketilebilecek ölçüde küçük olmalıdır. Örneğin yer fıstığı kullanacaksanız 10-12 parçaya ayırmanız gerekir.
- Eğitimi papağanınız çok açken başlamayın. Papağanınız ödüle çok fazla odaklanacağından dikkati dağılır ve süreç olumsuz etkilenir. Benzer şekilde papağanınız çok tokken de eğitime başlamayın zira bu sırada ödülün motivasyon etkisi çok azdır.
- Eğitimi kafes dışarısında ve mümkün mertebe T tüneğin üzerinde ya da bir masanın üzerinde verin.
- Eğitime sakin, sessiz ve dikkati dağıtacak unsurların ( başka pet, tv, ayna vs) olmadığı bir odada başlayın. Eğitimi papağanınızın normalde bulunduğu odadan başka bir odada uygulamanız onun size daha fazla yoğunlaşmasını sağlar.
- Seansları çok kısa ya da çok uzun tutmayın. 15-20 dakikalık bir süre en idealidir. Papağanınızın dikkati dağılırsa 1-2 dakika ara verin.
- Clicker’in zamanlaması çok önemlidir ve istenen davranışla eş anlı olmalıdır. Elinize aldığınız bir objeyi yaklaşık 1 mt. mesafeden bırakıp tam olarak yere değdiği anda clickera basmayı deneyin. Objeyi sizin yerinize başka bir kimse bırakırsa çalışma daha da yararlı olacaktır.
- Sabırlı davranın. Papağanınızın sizi hemen anlamasını ya da küçük bir zaman zarfında büyük ilerleme kaydetmesini beklemeyin. Mükemmele ancak emekle ve sabırla ulaşabilirsiniz.
- Eğitim süreklilik gerektirir. Her gün ve hep aynı saatlerde verilecek eğitimden daha fazla verim alınır.
- İstenmeyen davranışı ödüllendirmeyin. Örneğin papağanınızın sağ ayağını komutla kaldırmasını istiyorsanız asla sol ayağını kaldırdığında ödül vermeyin.
- Numarayı çok küçük aşamalara bölün. Örneğin etrafında dönme numarası için başlangıçta sadece 10 derece dönmesi yeterlidir. Ardından 20, 30 vs vs. Sonuç olarak zamanla tam bir tur atmayı yani 360 derece dönmeyi öğrenecektir. Eğer papağanınız olayı kavrayamadıysa olayı daha da küçük aşamalara ayırın.
- Herhangi bir eğitimden önce papağanınıza clickerin anlamını öğretin.Bir seans (yaklaşik 10-15 dakika) boyunca ve kısa aralarla papağanınıza clickerin ardından ödül verin. Bu aşamada papağanınız clickerin sesine alışacak ve bu sesin hemen ardından ödülün geleceğini anlayacaktır.
- Tekrar edin. Papağanınızın öğrendiği numaraları rutin olarak tekrarlayın. Aradan uzun zaman geçerse numaranın unutulması çok muhtemeldir.
Clicker eğitim aşamaları nelerdir?
1. Aşamada papağanınız istediğiniz hareketi yaptığı zaman hemen clickera basarak ardından ödülü vermeniz gerekir. Bu aşama mümkün olduğunca kısa tutulmalıdır. Olay kavranır kavranmaz komut eğitime eklenmeli ve dolayısıyla 2. aşamaya geçilmelidir. Bu sesli bir komut olabileceği gibi görsel de olabilir. Eğitimin en uzun ve en fazla tekrar gerektiren aşaması budur. Papağanınız olayı tamamıyla kavrayıncaya ve sorunsuz bir şekilde icra edinceye kadar tekrar devam etmelidir.
Bu durum sağlandıysa artık 3. aşamaya geçebilir ve clicker yerine ‘aferin’ ‘bravo’ ya da sizin seçeceğiniz bir kelimeyi kullanmaya başlayabilirsiniz.
Son olarak da ödül verme sıklığını azaltabilir ya da ödülün çeşidini değiştirebilirsiniz. Her olumlu davranış yerine 3-4 olumlu davranıştan sonra yiyecek ödülü bazen daha etkili olabilir. Çoğu papağan, sahibinin ona ilgi göstermesini yiyecek ödülüne tercih edecektir. Dolayısıyla yiyecek yerine basitçe sevginizi ortaya koymak ya da başını okşamak da onun pekala mutlu olmasına yetecektir.
Clicker ile papağanıma neler öğretebilirim?
Clicker eğitimi ile papağanınıza öğretebileceğiniz numaraların tek sınırı sizin hayal gücünüzdür. Eğer yeteri kadar sabrederdeniz ve olayları papağanınızın anlayabileceği kadar küçük bölümlere ayırabilirseniz çok karmaşık ve zor numaraları dahi papağanınıza öğretebilirsiniz.
Yöneltme (targeting)
Yöneltme pek çok numarada gerekli olacağından başlangıçta öğretilmesinde fayda vardır. Bu eğitim için aşağıdaki resimde görüldüğü üzere bir kulak temizleme çubuğu, ahşap çubuk, tükenmez kalem veya papağanınızın ürkmeyeceği buna benzer bir objeyi seçebilirsiniz.
Seçtiğiniz bu objeyi papağanınıza doğru uzatın ve gagasıyla dokunduğu anda clickera basın. Ardından objeyi küçük aşamalarla ondan uzaklaştırın. Başlangıçta birkaç santim uzaktayken mesafeyi giderek artırın. Son aşamada papağanınız objeye dokunabilmek için 40-50 cm mesafeyi kat ediyor olmalıdır. Papağanınızın gitmek istediği yeri artık bu obje ile gösterebilirsiniz. Etrafında dönme, kafese girme vb numaralar yöneltmenin bilinmesiyle çok kolay bir şekilde öğretilebilir. Yöneltme eğitiminden yararlanarak numaraların öğretilmesinde yapılması istenen davranış kavranıldığında objeyi giderek daha az kullanarak sesli ya da görsel komutu uyarlamak gerekir. Bu geçiş oldukça yumuşak olmalıdır. Objeyi elinizde yavaş yavaş saklarken komutu daha belirgin hale getirmelisiniz. En nihayetinde papağanınız obje olmadan da komuta uyacaktır.
Daha önceki bölümlerde bahsedildiği üzere eğitim sırasında çok hızlı bir ilerleme sağlamak mümkün değildir. Yöneltme eğitimi sırasında örnek bir gelişim aşaması şöyle olabilir;
- Objeye bakma
- Objeye doğru hafif bir hareket
- Gagayı açarak ufak bir yönelme
- Objeye doğru uzanma
- Objeye doğru daha fazla uzanma
- Objeye doğru bir adım atma
- Objeye doğru iki adım atma
- Objeye doğru üç adım atma
- Objeye doğru dört adım atma
El sallama
Bu aşamada papağanınızın elinize sorunsuzca çıktığını kabul ediyoruz. Elinizi sanki papağanınızı T tüneğinden alacakmış gibi mümkün olduğu kadar yaklaştırın. Elinize çıkmak için hamle yapacaktır ancak elinize dokunmasına fırsat vermeyin. Ayağını belli bir mesafe yukarı kaldırınca clickera basın. Elinizi giderek daha uzak mesafede tutarak ayağını kaldırmaya alıştırmalısınız. Artık 1-2 adım ötede durduğunuz halde ayağını kaldırmaya başladığında sesli ya da görsel komutu olaya uyarlamanız gerekir. Bu arada clicker’a basmak için ayağını her defasında biraz daha fazla yukarıda tutmasını beklemelisiniz. Dolayısıyla numara sadece bir ayağı yukarı kaldırıp indirmeden ziyade gerçek bir el sallama hareketine benzeyecektir. Papağanınız ayağını komut ile en az 2-3 saniye havada tutuyorsa eğitim başarılı olmuştur.
Kafese girme
Bu numara için papağanınız yöneltme eğitimini başarılı bir şekilde tamamlaması gereklidir. Papağanınız kafesin üzerindeyken kalemi kafesin kapağına doğru tutun. Küçük aşamalarla papağanınızı kafesin kapağından kafesin içine doğru yöneltmeye başlayın. Bu eğitim sırasında ödülü normalden biraz fazla vermek yararlı olabilir zira papağanlar için kafese girmek çok hoş bir deneyim değildir ve karşı koymaları olasıdır. Papağanınız olayı tamamıyla anlayıncaya kadar kafesin kapısını kapatmayın. Kapıyı kapatmaya başladıktan sonra ise papağanınızı bol bol ödüllendirin. Eğitimin başlarında asla kapıyı kapattıktan hemen sonra uzaklaşmayın. Papağanınız kendisinin kafese girmesi ile sizin gidişinizi özdeşleştirirse asla komutunuza uymayacaktır. Başlangıçta 5-10 dakika yanında bekleyin. Bu sırada onu sevmeniz ya da onunla konuşmanız yararlı olur. Süreyi giderek azaltarak eğitime devam edebilirsiniz. Ancak son aşamada dahi kafes kapağını kapatır kapatmaz uzaklaşmanızı tavsiye etmiyorum. Onunla 1-2 dakika ilgilenmeniz dahi yeterli olur.
Not:Papağanınızın belli bir yere gitmesini istiyorsanız benzer şekilde eğiterek ve uygun bir komut atayarak bunu başarabilirsiniz.
Evet-Hayır
Bu numara için papağanınız yöneltme eğitimini başarılı bir şekilde tamamlaması gereklidir. Papağanınız kaleme dokunmaya alıştığından kalemi gagasına yakın bir şekilde tutarak ilk önce sağa sonra da sola hareket ettirin. Papağanınız olayı anlamaya başlayınca sesli ya da görsel komutu da olaya katabilirsiniz. Öğrenilmesi en basit numaralardan biri olduğundan çok kısa sürede başarılı olabilirsiniz. Benzer şekilde kalemi yukarı aşağı oynatarak papağanınıza ‘evet’ demeyi de öğretebilirsiniz.
Etrafında dönme
Bu numara için papağanınız yöneltme eğitimini başarılı bir şekilde tamamlaması gereklidir. Papağanınız size doğru bakarken(ortadaki ok yönünde) 1 numaralı yay şeklinde kalemi etrafında çevirerek kaleme dokunmasına izin verin. Her defasında dönüşü biraz daha artırın. Sırayla 2, 3, 4 ..... numaralı yay.
Etrafında tam bir tur atmaya başladığında komutu ekleyebilirsiniz.
Tuvalet Eğitimi
Papağanınız sürekli dışarıda duruyorsa olur olmadık yer ve zamanda dışkılaması sorun yaratabilir. Tuvalet eğitimi için papağanınızın dışkılama alışkanlıkları ile dışkılamadan hemen önce yaptığı davranışları iyi analiz etmeniz gerekir. Örneğin papağanların çok büyük bir yüzdesi havalanmadan hemen önce tuvaletlerini yapacaktır ve yine çok büyük bir yüzdesi tuvalet öncesi vücudunu olabildiğinde arkaya atacaktır. Diğer eğitimlerden farklı olarak burada direkt 2. aşamadan başlayarak komut atamak gereklidir. Papağanınızın tuvaletini yapacağını düşünüyorsanız komut vermelisiniz. Tuvaletini yaptığında ise Clicker gereklidir. Tekrar sayısının artması ile birlikte papağanınız olayı kavrayacaktır.
Papağanınızın tuvalet ihtiyacını sürekli aynı yerde (kafes, T-tünek, sürekli aynı yere konulan bir gazete, odanın bir köşesi vs vs ) gidermesini sağlarsanız papağanınız tuvalet ihtiyacı doğduğunda oraya gitmek istediğini belirterek sizi önceden uyaracaktır.
Geri Getirme Numarası
Papağanınıza temiz, tutulması kolay, sağlam ve taşıyabileceği kadar hafif bir objeyi verin ve yem kabını papağanınızın gagasının altında göğüs seviyesinin biraz altında tutun. Papağanınız eninde sonunda sıkılıp objeyi atacaktır. Obje yem kabına düşer düşmez clickera basın. Papağanınız olayı kavradıysa yem kabını sabit tutarken objeyi gittikçe daha uzak mesafeden vermeye başlayın. Artık objeyi almak için bir adım ardından iki.... adım atacaktır. Artık T tünek üzerinde epey mesafe kat ederek objeyi kaba atıyorsa bir masa kullanmak gereklidir. Burada amaç objeyi masanın üstüne bırakarak onu kendisinin almasını sağlamaktır. Bu aşamada artık komutun da olaya yavaş yavaş katılması gereklidir. Eğer papağanınızın objeyi elinize bırakmasını istiyorsanız yavaş yavaş elinizi yem kabının üstüne getirerek buna alışmasını sağlayabilirsiniz.
Temel Eğitim
Sandalye Tekniği
Özellikle hırlayan ve henüz insanlara alışamamış papağanlarda etkili olabilen bir tekniktir. Bu teknikte papağan ile asla göz teması kurulmamalı hatta kafesin bulunduğu yöne dahi bakılmamalıdır. Eğitmen bir sandalye alarak kafese uzak bir mesafeye yerleştirmeli ve orada yaklaşık 10-15 dak oyalanmalıdır. Geçen sürede ani hareketlerden kaçınılmalıdır. Sandalye her geçen gün kafese 15-20 cm yaklaştırılmalı ve süre 5-10 dak artırılmalıdır. Eğitim sırasında papağanın hırlaması durumunda süre dolana dek eğitmen yerinden ayrılmamalıdır. Zira papağan kısa süre içerisinde, hırladığında eğitmenin uzaklaştığını görecek ve sürekli bu silahı kullanacaktır. Şayet papağanınız hırlamayı azaltmıyorsa eğitim aşamalarını daha küçük bölümlere ayırabilirsiniz. Örneğin yaklaşma mesafesini 10cm, oyalanma süresini ise 2-3 dakika olarak ayarlayabilirsiniz.
Elden Yem Yedirme
Evcilleştirmenin ikinci aşaması elden yem yemeye alıştırmadır. Yem kabını söktükten 2-3 saat sonra bir çekirdeği kafes tellerinin arasından ona ikram etmeyi deneyebilirsiniz. Sakin ve kendinden emin bir tavır bu durumda en iyisidir zira papağanlar ruh halini kolaylıkla anlar ve ona göre davranırlar. Ürkek ve tedirgin yaklaşırsanız ıssırma olasılığı çok daha yüksektir. İlk başlarda birkaç dakika beklemek ve ardı ardına birkaç deneme yapmak kafidir. Bu süreyi gittikçe uzatarak elinizden yem almasını sağlayabilirsiniz. Şayet elinizden yem almıyorsa hemen yem kabını takmak yanlış bir davranıştır ve en azından 5-10 dakika kadar beklemeniz tavsiye olunur.
Papağanınız hiç ürkmeden elinizden yem yemeye başladıysa elinizi kafes tellerinden her defasında daha fazla sokarak ve en sonunda ise kafesin kapağını açarak elinizi içeri sokarak vermeyi deneyebilirsiniz. Artık bu aşamayı da geçtiğinizde yem verirken belli belirsiz ona dokunarak ilk teması sağlayabilirsiniz. Hatta yemi parmaklarınızın arasında hafifçe gizleyerek onun size dokunmasını da sağlayabilirsiniz.
Bundan sonraki aşamada yemi giderek papağanınızdan uzaklaştırarak önce elinizin ortasına, sonra bileğinize ardından da kolunuza koymaktır. Papağanını artık yeme ulaşamayacak duruma geldiğinde elinize çıkarak onu almaya çalışacaktır. Papağanlar çıkacakları tüneği denemek ve dengelerini yitirmemek amacıyla tüneklerini gagalarıyla kavrarlar. Gagaları onlar için 3. bir el durumundadır. Dolayısıyla papağanınız elinize çıkarken gagasıyla bir parmağınızı ya da elinizi kavrarsa sakın paniklemeyin. Bu normal bir durumdur. Elinizi sağlam tutun ve mümkün olduğunca yavaş hareket ettirin. Papağanınız elinizi 'sağlam tünek' olarak görmezse bir daha çıkmak istemeyebilir. Elinize çıkmaya tamamen alıştığında artık yavaş yavaş kafes dışarısına çıkarmaya ve onu ev içerisinde gezdirmeye başlayabilirsiniz. Bu kademeli bir geçiş olmalıdır. Başlangıçta bir adım, ardından 1-2 metre... gibi.
Konuşturma
Aşağıdaki listede konuşma yeteneği açısından papağan türleri sıralanmıştır.
Her ne kadar bu sıralama genel bir yol gösterici olsa da her papağan kendi içerisinde değerlendirilmelidir. Bir lori 30-40 kelime konuşabilirken bir jako sadece 1-2 kelime ile de sınırlı kalabilir. Özellikle muhabbet kuşu ile sultan papağanın ıslığa benzer seslerinin olduğu ve konuşmalarının zaman zaman zor anlaşıldığı, buna karşın gri papağan, amazon, ara ve kakadunun çok net ve anlaşılır konuşabildiğini göz önünde bulundurmakta yarar vardır. Kalıtım, bireysel yetenek, geçmiş deneyimler, eğitimde harcanan emek ve süre gibi etmenlerin hepsi konuşma üzerinde etkilidir.
Papağanlar sebep-sonuç ilişkisi kurmada oldukça başarılıdırlar. Örneğin pek çok papağan telefon zili çaldığında ‘alo’, kapı çaldığında ise ‘kim o?’ denildiğini kısa sürede idrak edecek ve ardından bunu kendiliğinden tekrarlamaya başlayacaktır. Dolayısıyla bu tür bir bağlantıyı kullanarak onunla gerçek anlamda bir iletişime geçebilirsiniz. Banyo sırasında sürekli olarak ‘banyo’, yem kabının değiştirilmesi sırasında ‘mamma’, sabahları onu ilk gördüğünüzde ‘günaydın’, yatmadan ve ışıkları kapatmadan hemen önce ‘iyi geceler’ denilmesi bunlara örnektir. Bunların sürekli olarak tekrarlanması sonucunda papağan gerçekleşen olay ile söylenen kelimeyi bağdaştıracak ve bir süre sonra aç kaldığında ‘mamma’ diyerek, artık uyumak istediğinde ise ‘iyi geceler’ diyerek size bu isteğini belirtecektir. Bunun gibi örnekler çoğaltılabilir. Örneğin onun başını okşarken ‘kaşı-kaşı-kaşı-kaşı’ demeniz, elinize alırken ‘gel oğlum’ demeniz gibi. Hatta bir kişi ‘beni seviyor musun?’ dedikten sonra evde bulunan diğer bir kişinin ‘çok seviyorum’ demesi ve bunun defalarca tekrarlanması papağanın sorulacak ‘beni seviyor musun?’ sorusunun ardından ‘çok seviyorum’ demesine yol açacaktır. İki kişiye dayanan bu eğitimi Dr. İrene Pepperberg, dünyanın en meşhur papağanı olan Alex isimli gri papağana uygulayarak ona pek çok objenin ismini söylemeyi, altıya kadar varan objeleri saymayı, büyük-küçük ve renk ayrımını yapmayı öğretmiştir.
Şayet ev dışarısında uzunca vakit geçiriyorsanız papağanınız için bir kaset doldurmayı düşünebilirsiniz. Papağanınızın öğrenmesini istediğiniz kelimeleri bilgisayarınıza ya da bir ses kaydedicisine tek tek aldıktan sonra bunları her kelime ardarda 4-5 kez tekrarlanacak şekilde bir set oluşturun. Şayet farklı 2-3 kişinin sesini kaydederseniz eğitim çok daha verimli olacaktır. Her kelime seti arasında en az 20-25 dakika boşluk olmasına dikkat edin zira çok tekrar papağanınızı sıkacak ve ilgisi başka şeylere yöneltecektir. Bundan sonra evden ayrılırken bilgisayarınızı, cd çalarınızı ya da kaset çalarınızı açmanız yeterli.
Çık-in komutları
Papağanınız evcilleştikten sonra yapılması gereken ilk şey çık ve in komutlarının öğretilmesidir. Papağanlar genellikle sürü içerisinde yaşadıklarından bir üst-alt ilişkisi içerisindedirler ve belirli bir seviyenin oluşturularak ev (sürü) içerisinde liderin siz olduğunu göstermeniz gereklidir.
Başparmağınızı avuç içine doğru katlayın ve diğer parmaklarınız bitişik şekilde aşağıdan bir hareketle papağanın göğsüne doğru hareket ettirin ve 'çık' komutunu verin.
Pek çok papağan elin göğüs kısmının altına doğru itilmesiyle ele çıkacaktır. Burada dikkat edilecek husus papağan çıktıktan sonra elin omuz seviyesine yakın bir yükseklikte tutularak papağanın omuza çıkmasını engellemektir. Papağanın ele çıkmasının ardından küçük bir ödül özellikle ilk başlarda papağanı motive edecektir. Ardından papağana 'in' komutu vererek yine göğüs kısmının alt bölümü T-tüneğe doğru yaklaştırılmalıdır. Birkaç denemenin ardından papağanınız olayı kavramaya başlayacaktır.
Papağanınız ele gelirken sadece ve sadece 'çık' komutu kullanılmalı diğer yerlere (kafes, t-tünek, masa vs) giderken sadece ve sadece 'in' komutu kullanılmalıdır. Bu onun komutları karıştırmaması için şarttır. Bu eğitim papağan komutları tamamıyla öğrenene kadar devam etmeli ve eğitim sürekli yenilenmelidir. Lider 'papağanın' siz olduğunu öğrenmesi ileride yaşanabilecek pek çok sorunun engellenmesini sağlayacaktır.
Papağanlarda Öğrenme
Papağan eğitimine başlamadan önce papağanların nasıl 'öğrendiğini' kavramak gereklidir. Pavlov’un köpekler üzerinde yaptığı deney, hayvanların eğitiminde çok önemli bir aşama olmuştur.
Pavlov, deneyinde ilk önce bir zil çalmış ardından köpeğine et vermiştir. Bunu pek çok kez tekrar ettikten sonra köpeği zilin ardından yemeğin geleceğini 'öğrenmiştir'. Takip eden aşamada ise zili çaldıktan sonra yemeği vermemesine rağmen köpeğin salyasının aktığını gözlemlemiştir. Dolayısıyla köpeği zilin ardından yiyeceğin geldiğini ‘öğrenmiştir’. İşte Zil=Yemek şeklinde özetlenebilecek bu denklem klasik koşullanma olarak adlandırılmaktadır.
Koşulsuz uyarıcı: Belirli bir öğrenme ya da koşullandırma deneyimin başında, belirli bir tepkiyi doğal olarak harekete geçiren uyarıcı. Örneğimizde et.
Koşullu uyarıcı: (Nötr uyarıcı) İlişkisiz bir uyarının koşulsuz uyarıcıyla birlikte canlıya yeterince uygulanmasının sonucu olarak, koşulsuz uyarınınkine benzer nitelikler edinen ilişkisiz uyaran. Örneğimizde zil sesi.
Koşulsuz tepki (refleks): Herhangi bir koşullandırmanın başında belirli bir uyarıcıyla sağlanan doğal tepki. Örneğimizde köpeğin salyasının akması.
a. Bağ kurma
Koşullu tepkide nötr uyarıcı ile koşulsuz uyarıcı arasında bağ kurulur. Bu bağ koşullu tepkiye yol açar. Örnekte köpek, et ile zil sesi arasında bağ kurmuştur.
b. Koşullanmanın sönmesi
Pavlov'un deneyini ele alalım: Köpeğe et vermeden yalnızca zil sesi ile salya refleksi deneyini birçok kez tekrarlar. Zil sesinden sonra etin gelmediğini görünce köpek, salya salgılamamaya başlar. Koşullu tepki kaybolur. Buna koşullanmanın sönmesi diyoruz.
c. Koşullanmanın canlanması
Koşullanmanın sönmesinden sonra, tekrar köpeğe zil sesi ile birlikte et verirsek zil sesine karşı yeniden koşullanma olur. Buna da canlanma diyoruz.
d. Koşullanmanın genellemesi
Yalnızca koşullu uyarıcıya değil, ona benzer tüm başka uyarıcılara karşı aynı tepkiyi göstermeye koşullama genellemesi denir. Örneğin, bir erkekten korkan bir papağanın tüm erkeklerden korkar hale gelmesi bir genellemedir. "Sütten ağzı yananın yoğurdu üflemesi" deyiminde olduğu gibi. Bu olayda, önce koşulsuz uyarıcı ile hiç eşleştirilmemiş oldukları halde koşullu uyarıcıya benzeyen uyarıcılara da koşullu davranım gösterme söz konusudur.
e. Korku ve klasik koşullanma
Korkular çoğu kez koşullanma sonucu ortaya çıkar. Normalde papağanın herhangi bir oyuncaktan korkması için sebep yoktur ancak bu oyuncak ile olumsuz bir deneyim aynı anda gerçekleşirse papağan oyuncaktan korkmaya başlayabilir. Bazı korkuların oluşmasında bir kez yaşanması bile yeterli olur.
Eğitimde sıkça yapılan hatalar
Bir önceki bölümde bahsedilen koşullanma konusunu aklımızda tutarak bir canlandırma yapalım. Papağanınız henüz evcil değil ve ortama alışmamış. Parmağınızı kafesin arasından uzatıyorsunuz. Papağanınız sizi ıssırmayacak olsa bile size karşı hamle yapıyor. Siz korkup bir anda elinizi geri çekiyorsunuz.
Bu durum sürekli tekrarlanıyor ve papağanınız artık sizi ıssırarak ya da hamle yaparak uzaklaştırabileceğini anlıyor. Dolayısıyla önceki bölümde bahsi geçen bağ kurma işlemi bu aşamada sağlanmıştır.
Diğer bir canlandırma yapalım.Papağanınız küçük bir kafes içerisinde, oyuncaksız, beyinsel aktiviteyi sağlayacak herhangi bir uyarıcı olmadan bütün gün hareketsiz bir şekilde duruyor. Bir gün, günbatımında doğal içgüdüsü gereği bağırıyor ve olumsuz bir şekilde olsa da daha önce sahibinden hiç görmediği kadar ilgi alaka görmeye başlıyor. Ertesi gün aynı saatlerde tekrar bağırmaya başlıyor ve yine aynı tepki. Bir süre sonra papağanınızın beyninde şöyle bir denklem beliriyor "bağırma=ilgi". Siz papağan sahibi olarak bunu ona ‘öğretmiş’ bulunuyorsunuz.
Verilen örneklerde görüldüğü üzere papağana aslında bazı kötü davranışları koşullanma yoluyla öğreten de aslında biz papağan sahipleriyiz. Peki papağan severler bu durumları nasıl tersine çevirebilirler? Daha önce belirtildiği üzere ödüllendirilen davranışların tekrarlanma olasılığı çok yüksektir. Dolayısıyla koşullanmayı bir şekilde değiştirmeniz gerekiyor. Örneğin papağanınız bağırdığında ona hiç bakmadan odayı terk ederseniz ve sadece sessiz kaldığında ona ilgi gösterirseniz artık bağırarak değil sessiz kalarak ilgi görebileceğini öğreneceğinden kötü alışkanlığından vazgeçecektir. Issırma konusunda ise en iyisi ona bu imkanı sağlamamaktır. Bunun da yolu önceki bölümde anlatılan vücud dilini iyi okumaktan geçmektedir.
Kemikleşmiş, diğer bir deyişle belki de yüzlerce kez tekrarlanmış bir davranış biçimini değiştirmek tam anlamıyla deveye hendek atlatmaktan zordur. Dolayısıyla bu olumsuz davranışların daha başta engellenmesi gereklidir. Eğer almayı düşündüğünüz papağanda bu gibi hususları gözlemliyorsanız bunları düzeltmenin çok uzun bir zaman ve bol sabır gerektireceğini göz önünde bulundurmalısınız. Üstelik bu gibi durumlarda başarısızlık riski de oldukça yüksektir.
1 yorum:
Çok teşekkürler güzel bir yazı olmuş, papağan forum sitemizden daha fazla bilgi edinebilirsiniz.
Yorum Gönder