PAPAĞANLARDA KURUMA HASTALIĞI VE TEDAVİSİ
MUHABBET KUŞLARINDA SIK GÖRÜLEN BİR HASTALIK
(KURUMA SENDROMU BULGULARI)
Megabakteriosis hakkında son zamanlarda bir takım yazılar yazılmaktadır.Bu makalenin amacı mevcut bilgileri muhabbetkususevenler için kullanılabilir hale getirmek,yanlışları düzeltmek ve
bilimsel temellerle desteklemektir.
GENEL ÖZELLİKLER :
Bu hastalığa megabakteriosis,hastalığı yapan mikroorganizmaya ise mikroplara göre büyük olduklarından megabakter denir.Aslında bakteri değillerdir,bunlar tam sınıflandırılamamış fungus yani mantardır.
Bu hastalık kanatlılarda görülür.Özellikle papağan benzeri kuşlar ve kanarya,finch gibi kuşlarda görülür.
İlk defa 25 yıl önce bulunmuş,mikroskop altında çok büyük olduklarından ve bakteri sanıldığından megabakter denilmiş.1989-1990 yıllarında Avusturalya'dan İngiltere'ye getirilen muhabbetkuşlarında toplu ölümler omuşve bundan sonra pet kuşlarında önemi anlaşılmıştır.ve gittikçede temel pet kuşları sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır.
SIKLIĞI
Bir literatürde;ölü olarak getirilen 312 pet kafes kuşunun (178 kanarya,40 muhabbet,94 papağan)otopsisinde (nekroskopi)kanaryaların%28'inde,muhabbetkuşlarının %22,5 inde megabakteriosis patolojik bulgularına rastlanmıştır.Yani yaklaşık pet kuşları ölümlerinin 1/3 ünden sorumlu tutulmuştur.
Ayrıca bu mikrop (megabakter) hastalık oluşturmadan da kuşların bağırsaklarında bulunabilmektedir yine bir araştırmada muhabbetkuşlarının %64 ünün bu mikrobu taşıdığı belirtilmektedir.
Ülkemizde bu konuda herhangi bir çalışma yoktur.Kendi yaptığım ölü kuşlarımın(kuruma sonucu)bağırsak lavajlarındaki mikroskopik incelememde tüm örneklerde megabakterlere rastladım.Fakat bu gördüklerimin megabakter mi olduğunun boyama yöntemiyle doğrulaması yapılmamıştır,megabakterler görüntülerine aşinalığımda internet de bulduğum mikroskoik görüntülerle sınırlıdır.Yukarıdaki araştırma belçikada yapılmış olup,orada bile %30 ölümlerden sorumlu olması,bizde daha fazla olacağını göstermektedir.
Ülkemizde ''Kuruma Hastalığı'' olarak tanımlanan durumun %80 %90 nedeninin megabakteriosis olduğunu düşünmekteyim.Fakat bu konuda ciddi çalışma
gerekliliği yoktur.
ETKENİ
Hatalığın etkeni Macrorhabdus ornithogaster(genellikle megabakter denilmekte)olup bir fingus yani mantardır,bir bakteri veya virüs değildir.Bazik ortamları sever,yani asidik bir midede yaşaması zordur.Daha çok kuşların mide,bağırsak sistemlerini sever.Memelilerde yalnızca kedilerin burun sıvısı ve akciğerlerinde rastlanmıştır,hastalık potansiyeli memelilerde yok denilmektedir.
BULAŞMA
Bulaşma yolu tam olarak bilinmemekle birlikte oral_fekal bulaşım etken olduğu düşünülmektedir.Yani dışkı ile bulaşmış gıda,sudan ve bu ayrıca hasta kuşun ağız salgısındanda bulaşmaktadır.Bazı kuşların hasta olmadan bu megabakterileri taşıdığı ve bu tip kuşlarıngenetik direnç gösterdikleri düşünülmektedir.Fakat bu kuşlar ''TAŞIYICI''olmaktadır,yani diğer kuşları hasta edebilmektedir.Ayrıca taşıyıcı kuşlarında yavruları bu hastalığa karşı dirençli olmaktadır.
PATOLOJİ
Bu mantar sindirim sistemine ağız yolu ile gelmekte,mide ve bağırsakların kursak bölümüne yerleşmekte,burada bağırsak yüzeyindeki hücrelere zarar vermekte ve sindirim sistemini yok ederek kuşun besinlerden faydalanmasını engellemektedir.Gıdalardan yeterince faydalanamayan kuş önce yağ dokusunu kaybetmekte,zayıflamakta son aşamadada,elektrolit dengesi bozulup,kas dokusunuda kaybederek ölmektedir.
BULGULAR
Akut ve kronik form olarak iki şekilde gelişme göstermektedir.Akut formda hasta kuş günler içinde ölmeke,kronik formda ise haftalar-aylar (3-8 ay)içinde ölmekedir.Bu hastalığın spesifik bulgusu yoktur,birçok hastalıkta görülen bulgularla bu hastalığın bulgusu birbirine karışır.
En önemli bulgusu ''KURUMA SENDROMU'' bulgularıdır.Bu bulgular;
1.Zayıflama;Genellikle çok geç fark edilir,kuşun zayıfladığını ancak elimize aldığımızda farkederiz.İlk aşamalarda kuş yağ dokusunu kaybeder,karın ve gögüs yağ dokuları görülmez.İleriki aşamada kas doku kaybıyla,jile göğüs olur,ölüme yaklaşığının belirisidir.
2.İştah kaybı;Çok belirgin olmamakla birlike aku frmlarında işah hızla azalır.
3.Harekesizlik;Geç dönem bulgusudur,kuş üneke kabarmış ve harekesiz olarak durur.
4.Anibiyoiklere direnç;Ne ür anibiyoik verirseniz verin iyileşme görülmez.Diğer bulguları biraz daha spesifiktir,ama yinede am eşhis koydurucu bulgular değildir.
BELİRTİLERİ;
1.İshal:Hasa kuş ilerleyen dönemlerde bağırsaklarda gıdalar ve su emilemediğinden ve bağırsakan dışarı su aıldığından ishal olur,bazen kanlıdır.Ama genellikle geç dönem bulgusudur.Dışkı koyu yeşil,kahverengi ve siyah olabilir.
2.Sindirilmemiş gıda:Bu bulgu biraz daha spesifikir,dışkıda iyice sindirilmemiş yem parçaları görülür.Ama anlamak çoğu zaman zordur.
3.Kusma:Anlamak oldukça zordur.Bazan kanlıda olabilir.Kusmayı anlamanın en iyi yolu kuşun yem yedikten ve/veya su içtiken sonra başını sıklıkla sallaması ve kafes yan duvarlarına yapışmış kırık yem parçalarıdır.
TEŞHİS
Oldukça zordur,dışkıdan,ağız salgısından alınan numunelerden kültür yapıp megabakteri üretmek çok zordur.teşhis çoğunlukla ölen kuşların otopsisi sonrası konulmaktadır.
KENDİ DENEYİMİM:
Genellikle geç anlaşılıyor.Jilet göğüsü hep gördüm.Bununla birlikte karın hep şiş olması,karına bakıldığında göğüs kafesinden daha yüksekte gözükmesi en sık rasladığım bulgular.Ayrıca bu kuşların ağızlarına baktığımda dilleri ve diğer pembemsi görülen yerlerin renkleri açık renk olmaka,beyazlaşmakta.Genellikle bulgularla teşhis koymak çok zor,nedeni de çok alışkın göz gereklidir.Ayrıca boyamada yapılmalıdır ki bu biz yeişiriciler için çok zordur.Ancak özel merakı,mikroskopa ve mikrop boyama tekniklerini bilen profösyonellere ihiyaç vardır.
TEDAVİ:
Oldukça zordur,klasik antibiyotiklere cevap vermez iyileşme göstermez.Penisilin ve diğer grup antibakteriyeller (ylan;pulmotil;ampicillin;flagyl;nifkol vb)bu hastalıkta etkisizdir.Eğer bu ip antibiyotiklerle düzeliyorsa bu megabakteriosis değildir.Fakat sayın Ruhi SARUHAN'ın belirttiği bir reçete vardır ki bunun etkinliğini ben denemediğim için bilemiyorum,ama özellikle asitleştirici ve probiyotik kullanması iyileşmeyi sağlamada bu yöntemin incelenmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.
TEDAVİDE KULLANILAN İLAÇLAR ŞUNLARDIR:
1.Amphoterecin B ;
Bu ilaç damardan verilir bu nedenle küçük kuşlar için uygun değildir.Fakat bazı ilaçların damardan verilen sıvı formu ağızdan verilincede etkili olmaktadır,ilacın üreticilerine sordum fakat daha cevap vermediler.Oldukça pahalıdır,bir şişesi yaklaşık 250 tl.Abelcet,Fungizone,amphocil piasa adlarıla eczanede bulmanız mümkün.urt dışında ağızdan alınan formlarıda vardır,fakat çok pahalıdır.
2.Nystatin;
Bu ilaç litaratürde kullanıldığı belirtilmekte fakat etkinliği konusunda şüpheler vardır.Korunma amaçlı verilebileceği belirtilmekte.Fungostatin ve mikostatin isimle eczanelerde şurup formunu bulabilirsiniz.Fiatı yaklaşık 7 tl.
Kullanımı;Günde 4 kez kuşun ağzına 2 damla damlatılır,arkasından 1-2 damla su verilir,başını sallayıp dışarı atmasını engellemek için boğazı aşağıa doğru hafifçe sıvazlanır,arıca suuna (100ml)1 kaşık konur.Suluğun kou renk plastikten yapılmış olmasına özen gösterilir.
3.Fluconazol;
Ben bu ilacı kullanıyorum.Hem şurup hemde kapsül formu bulunmaktadır.Kapsül formunu suluk içinde vea iştahı olan kuş için mama içinde,şurup ise ağız olundan damlatılarak verilir.Oldukça etkilidir,fiatıda uygundur.Piasada çeşitli isimde kapsül formları vardır;
Candidin;Kandizol;Zolax;flurit
bunlardan birkaçıdır.Ben fulucan Dermatolojik tableti tercih ediyorum,içinde iki kapsül çıkmakta fiatı yaklaşık 20 tl.
kullanımı;Bir kapsül 100 ml suda eritilir ve 100 m'lik suluklara 1 ml hazırladığımız eriyikten konulur.
Ağızdan şurup formu ise Triflucanşurup adıyla satılır.Bununda kullanımı günde 1 kez 3 damla kuşun ağzına damlatılır ve yutma manevrası uygulanır.
Tedavi süresi hasta kuşlarda minumum 30 gündür.
DESTEKLEYİCİ TEDAVİ;
1.Hasta kuş ayrılır,sakin sıcak bir ortama konur.
2.Suluğu ve emliği hergün tazelenir.
3.Kafesin altı hergün değiştirilir.
4.Suyu asitleştirilir,bunun için elma sirkesi,normal sirke,greyfurt suyu kullanılır.Turnusol kağıdı(akvaryumcularda vardır) ile pH kontrol edilir,pH'ın 5'e kadar indirilmesi sağlanır,suyun mümkün oldukça yumuşak su olmasına özen gösterilir.
5.Arada bir suyuna C vitamini katılır,bu bağırsak epiletelinin gelişmesine yardımcı olur,multi vit de kullanılmalıdır.
6.Lactobacillus gibi probiyotik mayalar kuşlara verilmeye çalışılır,bu bağırsak florasını düzenler,asiditeyi dengeler.
KORUMA
Evet temel yol koruyucu önlemlerdir,kuşlarımızın bu mikrobu kapmamasıdır.
Bu amaçla;
1.Temizlik kuralları(kafes,tünek,yemlik,suluk hijyeni vb.)
2.Hasta kuşlaratecrit,
3.Temiz yem
4.Temiz su
5.Arada birsuya elma sirkesi takviyesi
6.Profilaktik antimikotik kullanımı;her ay kuşların sularına flucan kapsül koyup 3- 5 gün devam etmek
7.Probiyotik kullanımı
8.Suya klorheksidin takviyesi(eczanelerde cloder oral sprey olarak satılmakta)bir suluğa bir puf sıkılır.
KAYNAK : Dr.Fethi HALEPLİLER (Tıp doktoru-Çevre bilim uzmanı)
Papağanlarınızın akşam yemlerini alın. Sabah aç karnına bir ya da iki adet dut yedirin.
Eğer şerit ve parazit varsa inanın hepsini dökecektir. (Bu arada dışkısını gözlemleyin) Haftada bir kaç defa tekrarlayın.
Arkadaşlar DUT doğal Antibiyotik olduğu için sizlerde aynı şekilde bol bol tüketin.Özellikle sabah aç karnına sizlerin de bir kaç tane yemesini tavsiye ediyorum.Yalnız DUT u dalından yeni koparılmış bir şekilde yerseniz faydasını daha çok görürsünüz.DUT içinde bulunan bazı maddelerden dolayı 1-2 saat içinde tadı değişmeye başlar.Özellikle petunidin maddesi özelliğini toplandıktan kısa bir süre yitirmeye başlar.
Tüy Yolma
Muhtemelen, en çok can sıkan ve en çok kafa karıştıran istenmeyen davranışların başında tüy yolma gelir. Papağan tüylerini çiğnemeye, çekmeye ve hatta kendini iyileştirilmesi mümkün olmayacak şekilde yaralamaya başlar. Uzunca bir süre, insanlar papağanların neden böyle yaptığını anlamadı ,fakat yıllar geçtikçe ve insanlar papağanları farklı ele almaya başladıkça cevaplar netleşti. Ayrıca, kanatlı tıbbı ve papağan dieti son 30 yılda bu korkunç davranışın daha fazla nedenini ortaya çıkaracak şekilde hızlıca ilerledi.
Papağanlar bir çok çeşit sebepten dolayı tüy yolar; bazıları hastalıktan, bazılarıysa duygusal eksiklikten. Ana nedenleri aşağıdaki gibidir.
Can Sıkıntısı: Sıkılmış bir papağan tüy yolabilir. Her papağan meşgul olacak şeylere, çiğneyeceği oyuncaklara, dinleyeceği ya da izleyeceği radyo ve televizyona ve onunla ilgilenecek bir sahibe ihtiyaç duyar. Papağanlar günde 30 dakika kafes dışı aktiviteyle memnun kalmaz. Bir çok uyarıcıya ihtiyaçları vardır.
Küçük Kafes:Kenetlenmiş (rahat hareket edemeyen) bir papağan o kadar kızar ki tüylerini yolar ve çiğner.
Korku:Fobileri olan bir papağan aşırı korkusunun ve kızgınlığının hıncını kendinden alır.
Çeşitsiz Beslenme:Zaruri yağların, vitaminlerin ve minerallerin uygun miktarda verilmediği bir beslenme kuru bir cilde ve sonucunda tüy yolmaya neden olur.
Hastalık:Acı veren, kaşındıran ya da huzursuzluk veren hastalıklar, özellikle huzursuzluğun olduğu bölgede tüy yolmaya neden olur. Mesela, solunum yolu enfeksiyonu olan bir papağan sadece göğsünü yolar.
Bitler ve Keneler: Deride ya da tüylerde hastalığa sebep olan herhan gibi böcek tüy yolmaya sebep olur.
Metal Zehirlenmesi:Veterineriniz tüy yolmaya neden olan metal zehrini kontrol etti mi ?
Uygun Olmayan Aydınlatma:Tüm papağanlar güneş ışığına ya da yapay ‘full spectrum’ ışığa ihtiyaç duyarlar.
Duş:Tüylerin üzerindeki yağ ya da pislik ve banyo yaptırılmadığında oluşan kuru bir cilt, tüy yolmaya neden olabilir.
Hormonal Kızgınlık:Eşleşme sezonunda hormonal artıştan dolayı eşleşmeyen bir papağan kızgınlaşabilir ve bastırılmış enerjisinin hıncını tüylerinden alır.
Çevresel Dürtüler:Bir doğum günü partisinden sonraki parlak balonlar ya da parıldayan süsler gibi çevredeki bazı yeni ve korkutucu şeyler aniden tüy yolmaya neden olabilir.
Çevresel Değişiklikler:Mobilyanın yerini değiştirmek ya da kafesin yerini değiştirmek tüy yolmaya neden olabilir. Papağanlar tutarlılığı severler.
Nikotin:Sigara tiryakileriyle yaşayan ya da sahiplenilen papağanlar tüy yolmaya eğilimlidirler çünkü nikotin papağanın tüylerine tortusunu bırakır.
Sahip Değişimi:Görüntüdeki ani değişiklikler (Sakalları tamamen kesmek, saç rengini değiştirmek, gözlük giymeye başlamak, vb) hassas bir papağanda tüy yolmaya neden olur. Ayrıca, sahibin bir süreliğine gitmesi de tüy yolmaya sebep olur.
Seyahat:Papağanın bir yerden bir yere seyahati de tüy yolmaya sebep olabilir.
Yanlış Kanat Ayarı: Eğer kanat tüylerinin bitimleri çok keskin ya da düzensiz bırakılırsa deriyi rendeler ve kaşıntıya sonucunda da tüy yolmaya neden olur.
Ailedeki Değişiklik:Evden birinin gitmesi ya da onu korkutan birinin eve taşınması, yeni bir bebek ya da ev hayvanı ani tüy yolumuna neden olur.
Kuluçka:Yumurtaların üzerine yatan papağanlar, yumurtaları sıcak tutabilmek için göğüslerindeki tüylerinin bazılarını yolarlar. Bu normaldir.
Bebek Tüylerinin Yolunması:Bazen anne papağanlar bebeklerinin tüylerini yolarlar. Bu bir ölçü normaldir. Ancak anne, bebeklere ciddi zarar veriyorsa ya da onların derisini kanatıyorsa, yavruları derhal ayırıp elle beslemeye başlayın.
Yani tüy yolma çeşitli nedenlerden dolayı baş gösterebilir ,ancak çığlık atma ve ısırma gibi olumlu yönde davranış değişikliği sağlanabilir. Mesela; diyelim ki bir papağan hastalık sonucunda tüy yolmaya başladı, her yolduğunda sahibi ona bağırıyor ya da kafesin yanına koşarak gidiyor, en azından tüy yolma esnasında sahibin gerginliği yükseliyor ve papağan veterinere götürülüp fiziksel problem ilaçla çözülüyor fakat tüy yolma devam ediyor. Neden ? Çünkü papağan her yolduğunda daha önce görmediği ilgiyi gördü. Bazı papağanların daha fazla ilgiye ihtiyacı vardır ancak bu tüylerini yolduktan sonra gösterilmemeli. Her zaman ilgilenilmelidir.
Bu davranış bozukluğuna hiçbir türün bağışıklığı olmamasına rağmen, Kakadular, Gri Afrika Papağanları, Macawlar, Amazonlar ve Eklektuslar tüy yolmaya ve kendilerine zarar vermeye en eğilimli olan türlerdir. Ayrıca, bir papağanın acı çekme kapasitesi varsa (küçük kafese koyulma, ilgilenilmeme, özgürlüğü elinden alınma), tüy yolma kapasitesi de vardır.
Tüy yolan bir papağana ilk yapılması gereken sağlık problemlerini çözmeye yarayan bir dolu test için bir veterinere(kanatlılardan anlayan) götürmek olacaktır. Enfeksiyonlar, mantarlar, virüsler, parazitler yolmaya neden olur. Aşağıda diğer mümkün çözümler.
Beslenme: Tüy yolan papağanınızın beslenmesini güçlendirmeniz gerekli. İlave yiyecekler papağan için zaruridir. Tüylerini yolan papağanların daha fazla proteine ihtiyacı olduğunu gösteren kanıtlar var. Bu siteden ilave besinleri bulabilirsiniz http://www.petsatis.com
Daha Fazla İlgi: Tüy yolan papağanla oyunlar oynayın. Oynadığınız sürece tüylerini yolmayacaktır.
Yapılması Gereken İş:Tüy yolan papağana bir sürü çiğneyeceği ve parçalayacağı şeyler verin. Kağıt, gagasını formda tutan oyuncaklar gibi onu meşgul eden ve tüylerinden uzak tutan herhan gibi şey iş görür.
Dallar:Kafese bir çok; temiz, ilaçsız, zehirli olmayan ağaçların dallarını yerleştirin. Papağanın dallar yontulana kadar onları kemirmek dışında çok az seçeneği vardır.
Arkadaş Kuş GETİRMEYİN:Genel duyumun aksine bu papağanın tüy yolmasını durdurmaz. Bazı papağanlar arkadaşı kabul etmesine rağmen, bazıları onu bir rakip olarak görecek ve hiç ilgilenmeyecektir. Eğer tüy yolma hastalıktan kaynaklanıyorsa ve papağana bir arkadaş bulduysanız, bu nasıl yardımcı olabilir ? Aksine eğer tüy yolan papağanda viral bir enfeksiyon varsa diğer kuşa da bulaşması muhtemeldir.
E-Tasma (Elizabeth Tasması): Son çare olarak papağanınıza Elizabeth tasması takmalısınız. Bu papağanın tüylerini yolmayı engeller. En iyi E-tasma saydam olanıdır böylelikle papağanın görüşünü kapatmaz. E-tasma seçerken lütfen dikkatli olunuz (boyunu kapsayan bölge kesici olmasın) ve bunu sadece papağan cildine ciddi zarar vermeye başladıysa takın. Unutmayın ki; bu, sadece problem için bir tampondur, iyileştirici değildir. Nazım OĞHAN
PROBİYOTİKLER
Evrim boyunca bakteri ve sıcakkanlı hayvanlar karşılıklı birbirlerine yarar sağlamak için, birbirleriyle yakın işbirliği içinde olmuşlardır. Deneme yanılma yoluyla bakteri nüfusu yayılarak hayvan vücudunun yerlileri durumuna gelmiştir. Ev sahibi, karşılığını sindirim sisteminde alır; başlıca beseleyicilerin yapımı, istenilmeyen bakterilere karşı koruma, vücuttaki suyun kontrolü vr diğer metabolik avantajlara sahip olur. Bakteri, karşılığında gelişimi için elverişli sıcaklığı ve vücut salgılarında başlıca besleyici kaynakları alır. Bu ilişkinin doğası yüzünden bakteri nüfusu ev sahibi için çok önemlidir.
Değişiklikler
Bu karşılıklı ilişkinin her üyesi diğeri tarafından etkilenir. Ev sahibinde kesin değişiklikler oluştuğunda, değişiklik bağırsaklardaki bakteri nüfusuna yansır. Bakteriyal değişiklikler, antibiyotik tedavisi, stres, beslenmedeki değişiklikler gibi faktörler sonucu oluşur. Bakteri nüfüsundaki değişiklik hayvanın aktivitelerine de yansır; yemeği sindirme yeteneğini azalır ve bağırsak hastalıklarından kendini koruması güçleşir.
Stresin, kalabalığın olmadığı, uygun diyete sahip beslenmenin yapıldığı, ilaçların verilmediği, temiz bir çevrede bağırsak bakteri nüfusunun ideal seviyesi temin edilebilir.
Probiyotik Nedir?
Stressiz, sağlıklı hayvanın bağırsağında bulunan bakteri tedavide kullanılmak üzere kültür edilebilir. Bu şekline probiyotikler denir. Probiyotik konsept, bu bakterilerin hayvana yeniden verilmelesini içerir. Birçok ülkedeki çalışmalar gösteriyor ki bu bakterilerin kontrol altına alınmasına ve diğer zararlı bakterileri kovmasına rağmen aslında onlar stres tarafından en çok zarar görenlerdir. Birçok probiyotik ürünler, doğal yolla oluşmuş canlı Laktobacilli ve Streptococcus (Enterococcus) içerir.
Dengeyi Onarma
Bir kere canlı bakteri hayvan yerleştiğinde, yararlı etkiler üretme potansiyeli vardır. Mesela normal bakteri seviyesi bozulduğunda labaratuvarda hayvana yapılan günlük organizma dağıtımı engel teşkil eder. Ancak ilaç şirketleri bunu da üstesinden gelmişlerdir. Japon ilaç üreticisi Yakult, insan probiyotiği üretmektedir. Bu, süt bazlı içecek olarak Avustralya’da da dağıtılmaktadır ve her hafta bir milyon şişe tüketilmektedir. Ondört milyon şişe ise hergün Japonya’da tüketilmektedir. İlginç olarak insanlarda araştırmalar göstermiştir ki, Yakult’u bireysel olarak kullanan insanlarda bağırsak kanserine yakalanma riski düşmektedir. ve çoğu zararlı bakterinin ürettiği toksin ki bunlar karsinojeniktir ve kansere sebep olur, bu riski de çok aşağılara çekmektedir.
Yeni Çalışmalar
Nisan 2003′de Tenerife’deki Loro Parque’de yapılan yedinci Avrupa Kuş Veterinerleri Derneği konferansında, cockatiel chicks’lerde (bir tür papağan) probiyotik kullanımına ilişkin ilginç bir tez sunuldu. Tez, Louisiana State Üniversitesinde, Dr. Tom Tully başkanlığında bir ekip tarafından yürütülen bir çalışmayı anlatıyordu. Cockatiel chicks’ler 12 günlük olduklarında anne-babalarından ayrılıyor ve elle beslenmeye başlıyorlardı. Kuşlar pek çok gruba ayrılmıştı. Bazıları probiyotik desteği almış, bazıları ise almamıştı. Kuşlar bu şekilde yetiştirilirken, kilo alma ve hastalıklara karşı direnç gösterebilme becerileri de gözlemlenmişti.
Sonuçlar, iyi bir beslenme programını takip eden sağlıklı kuşların kilo almalarında hiçbir fark olmadığını gösterdi. Böylece çalışmayı yürüten ekip şu sonuca vardı: “Uygun bir beslenme programını takip eden sağlıklı yavrularda önemli bir ekstra faydası görülmemekle birlikte, hasta, stresli ya da deneyimsiz kişilerce ve marjinal beslenme programları ile beslenen yavrularda, kuşlara özgü bir günlük probiyotik ek besininin faydası olacaktır”.
Yetiştirilme sırasında kuşlara kasıtlı olarak hastalığa neden olan bakteriler verildi (Pseudomonas sp., E.coli). Bu bakterileri alan kuşlar arasında, probiyotik ek besini alan grubun daha düşük bir positif patojen özellik gösterdiği görüldü. Yapılan kan testlerinde hassaslaşmanın daha az olduğu (daha düşük akyuvar sayımı), yapılan histopatolojide ise bağırsaklarda daha az enfeksiyon olduğu tespit edildi.
Ekim 2003′de Chicago’da yapılan AU toplantısında araştırma Star Labs tarafından sunuldu. Missouri’de bulunan Star Labs, “PrimaLac” isimli bir probiyotik preparatı imal etmekteydi. Bu ürünle iki büyük deney gerçekleştirildi. 20,000 Bob White quail chicks (bıldırcın) üzerinde yapılan ilk deneyde, probiyotik alan kuşların gelişimlerinin, sindirimlerinin ve tüy kalitelerinin, probiyotik almayan kuşlara göre daha iyi olduğu ve bu kuşların hayatta kalma şansının daha yüksek olduğu görüldü. Bu kuşlar aynı zamanda daha iyi bir bağışıklık (antikor) gösterdiler. İkinci deneyde yaklaşık 15,000 sülün kullanıldı ve probiyotik alan ve almayan iki gruba ayrıldılar. Her iki gruba da kasıtlı olarak Salmonella typhimurium (hastalık yaratan bir bakteri) ve (paramyxovirüsün neden olduğu) Newcastle hastalığı verildi. Sonuç olarak probiyotik desteği almayan kuşlarda ölüm oranı diğer gruba göre %25 daha fazla oldu.
Hareket Planı
Probiyotikler nasıl etki ediyor? Rekabetçi inhibisyon – Lactobacillus sp. gibi, bazı sağlıklı kuşların bağırsaklarında bulunan normal bakteriler, olası patojenleri kontrol altında tutmaya yardımcı olan laktik asit, hidrojen peroksit, antibiyotik ve diğer maddeler üretirler. Sağlıklı kuşlarda, normal bakteriler tarafından üretilen laktik asit, mide ve bağırsak içeriğinin pH’ını düşük yani asidik tutar. Bu normal bakterilerin strese bağlı olarak kaybolması pH’da yükselmeye neden olur. Genel bir kural olarak, patojenik bakterilerin çoğu asidik ortamda çoğalmazlar ve bu nedenle pH’daki bir artış hastalık yaratan bakterilerin yayılmasına kolaylık sağlar. Pek çok kuşbilimcinin de bildiği gibi, olası yayılmacı bakteriler arasında E-coli, Pseudomonas, Candida (maya ya da pamukçuk) , Salmonella ve Yersinia sayılabilir. Genellikle bu organizmalar fırsatçı şekilde hareket ederler, kuşların stresli oldukları dönemlerde hastalık yaratmak için tetikte beklerler. Bağırsaklarda asiditeyi düşürmelerinin yanı sıra, probiyotikler, bağırsak hattını kaplayan ve tercihen bağırsak duvarındaki reseptör bölgelerde bulunan koruyucu sümüksü tabakalar üreterek, E.coli gibi bakterileri uzak tutarlar. Problemi, antibiyotik kullanımına gerek kalmadan yok etmek için doğal bir yöntem sunarlar. Kuşları tedavi ederken bağırsaklarını, onları normal aktiviteleri sırasında tekrar sağlıklarına kavuşturabilecek faydalı bakterilerle donatıyoruz. İştahın uyarılması – Probiyotiklerin güçlü bir iştah uyarıcı etkisi olduğu görülmektedir. Sindirim enzimleri ve B vitaminleri üretirler. Bu etkiler kuşların beslenme rejimlerinden maksimum ölçüde faydalanmalarını sağlar.
Bağışıklık sisteminin uyarılması – Son çalışmalar probiyotiklerin genel bağışıklık sistemini uyardığını göstermektedir. İlginçtir ki, insan probiyotik preparatları özel bakteri enfeksiyonlarını hedefleyecek şekilde geliştirilmektedir. İnsanlarda Bacillus cereus bakterisi gastroenterite neden olur. Bu enfeksiyon ölümcül olmasa da, yıllık olarak pek çok işgünü kaybına neden olmaktadır. Antibiyotik yerine, gelecekte hastalara enfeksiyonu kontrol eden özel bir probiyotik “yoğurt” takviyesi verilebilir. İlgili şirketlere göre, şu andaki teknoloji ile E-coli gibi daha zorlu ve gerinimi ve mütasyonu daha fazla olan organizmalar yakalanabilecektir. Bu preparatlar elde edildikten sonra, yan etkisi olan antibiyotikler ile tedavi edilebilen bu tür enfeksiyonlarda da uygulanabilecek ve kuş bilimcilere faydalı olacaktır.
Probiyotiklerin Kullanımı
Probiyotik preparatlar pek çok yıldır mevcut olmasına rağmen, bunların kullanımı hakkında hala bazı belirsizlikler vardır. Yeni ürünler çıktıkça, hatalı bilgilerin de yayılması kolaylaşmaktadır. Durum tüm kuşların aynı hatta benzer bağırsak bakterilerine sahip olmadığı gerçeği ile daha da karmaşıklaşmaktadır. Tavuk gibi, çekumu olan kuşlarda, çok sayıda gram-negatif isimli bakteriler bulunur. Bunlar da diğer türlerde hastalık yaratabilme kapasitesine sahiptirler.
Çekumu olmayan papağan gibi kuşlarda, gram-negatif bakteriler çok düşük sayıdadır. Bunlarda da normal olarak çok sayıda gram-pozitif bakteriler bulunur. Lorikeet’lerde (avustralya kuşu) neredeyse hiç bakteri bulunmaz. Buna karşık kanarya ve Avustralya ispinozu gibi passerinelerde kalıcı bir bağırsak bakterisi popülasyonu yoktur. Dışkıdaki bakteriler sadece geçici olanlardır.
Muzice bir tedavi olmamakla birlikte, probiyotiklerin bazı durumlarda kuşların sağlığını korumak konusunda yardımcı oldukları söylenebilir.
Peki kuşbilimciler probiyotikleri ne zaman kullanmalıdırlar?
Her türlü stres durumundan sonra – Stres bağırsaktaki faydalı bakterileri yok eder-. En faydalı bakteriler de ilk önce kaybedilenlerdir. Bu faydalı bakteriler yok olduktan sonra, bakteri ya da mayaya neden olan hastalıkların aşırı gelişimi için bir boşluk oluşmuş olur. Bu da ishal, iştah azalması ve hastalığa dirençsizlik olarak kendini gösterir. Probiyotikler faydalı ve faydasız bakterilerin dengesini de düzenleyebilirler. Stres durumundan sonra en kısa zamanda ya da stres durumundan hemen önce verilmeleri iyi olacaktır. Böylece, hastalık problemlerinin önüne geçilebilir.
Üreme ve tüy dökme sırasında – En iyi şekilde bakılmalarına rağmen, üreme ve tüy dökme sırasında kuşlar “halsizleşebilirler”. Probiyotik kullanımı anne-babaları üreme sırasında güçlendiriken, yavruları da hastalıktan korur.
Kuşların satın alınmasından ve nakliyelerinden sonra – Yakalama ve kafese yerleştirme, özellikle doğuştan sinirli türlerde aşırı derecede zor olabilir. İştah ve su tüketiminde azalma, fizyolojik strese de neden olabilir.
Antibiyotik kullanımından sonra – Pek çok antibiyotikler, sadece hastalık yaratan bakterileri değil, aynı zamanda bağırsaktaki faydalı bakterileri de öldürürler. Antibiyotik tedavisi durduğunda, bağırsak bu bakterileri kuşların kendi çevrelerinden tekrar toplayabilir. Probiyotikler kuşları bu sırada hastalıktan korumaya yardımcı olur.
Tüylenmeden sonra – Kuşlar, normal şekilde beslenene ve kuş evinde kendilerini kabul ettirene kadar probiyotik desteği alıyorlarsa, annelerinden ayrıldıktan sonra daha az hasta olacaklardır.
Probiyotik Kullanımı Üzerine Not
Bazı şehirlerde, şehir içme suyuna flüorit veya klorin katılması, probiyotik kullanımını kesintiye uğratabilir. Kentlerde, işleme tesisleri, su dağıtım şebekesine yakın yerlere yerleşmişlerdir. Avustralyalı yetkililere göre, flüorit ve klorin konsantrasyonları pek çok su şebekesinde çok düşük seviyededir ve etkisizdir. Ancak bir işleme tesisine yakın yerde kuş yetiştiren kişiler için sudaki konsantrasyon oranı, probiyotik organizmaları öldürecek kadar yüksek olabilir. Ancak bu maddeler, işlenmiş su 24 saat bekletildikten sonra buharlaşacak ve suda yok olacaktır.
Kuşbilimciler için yapılacak en iyi şey, suya probiyotik koymadan ve kullanmadan önce suyu, 24 saat bekletmeleridir. İstenen miktarda suyu kovalara koyup beklettikten sonra kullanmak en iyisi olacaktır. Başka bir yöntem de, yağmur suyu ya da damıtılmış su kullanmaktır. Pek çok suda çözünen probiyotik preparatları da yeme katılabilir. Bazı preparatlarda bu yöntem daha hızlı ve daha etkin şekilde, probiyotiklerin sindirim sistemine ulaşmasını sağlar.
ALINTIDIR.Kaynak: http://www.auspigeonco.com.au/Articles/UseofProbiotics_bird.html
Papağanlarda Tüy Yolma
Tüy yolma tüm papağan türlerinde görülebilen ancak papağan, kakadu, ara ve eklektüs türlerini daha çok etkileyen önemli bir rahatsızlıktır. Elde beslenen papağanlar da türlerinden bağımsız olarak yeteri derecede sosyalleşemedikleri, papağanlara has davranışları (Ör Tüy bakımı vs) ebeveynlerinden öğrenemedikleri için tüy yolmaya daha meğilli oldukları da bilinmektedir.
Tüy yolma olarak adlandırılan rahatsızlık tüy çiğneme, tüy çekme ve cilde zarar verme (yara açma) gibi şekillerde görülebileceği gibi belli bir bölgeyi (Ör Kuyruk) hedef alabilir ya da tüm vucuda sirayet edebilir.
Rastlanılan vakaların pek çoğu psikolojik kaynaklı olsa dahi tüy yolma başka rahatsızlıkların ya da olumsuzlukların belirtisi de olabilir. Bunların arasında
- İç-dış parazit
- Karaciğer, böbrek rahatsızlıkları
- Bulaşıcı hastalıklar (bakteriyel, virütik, mantar vs)
- Dengesiz beslenme
- A vitamini ve kalsiyum başta olmak üzere vitamin ve mineral eksiklikleri
- Sigara dumanı, benzer koku ve dumanlar
- Uygun olmayan kanat ayarı
- Hormonal rahatsızlıklar
- Yetersiz nem ve güneş ışığı
- Küçük kafes, hareketsiz yaşam
- Yanlızlık, stres, yaşam alanının değişmesi
- Üreme dönemine girilmesi
- Yetersiz uyku
Tüy yolmanın çok fazla nedeninin bulunması hem teşhisi hem de tedaviyi daha da karmaşık hale getirmektedir. Olayın tedavi kısmını her zaman olduğu gibi veteriner hekimlerimize bırakmak gerekir. Ancak tedaviye kadar geçecek sürede ve veteriner hekim tarafından uygun görülmesi halinde tedavi sırasında da bütün papağanseverlerin uygulayabileceği belli başlı bazı önlemler vardır.
İlk olarak papağanın diyetinin geliştirilmesi, mineral ve vitamin takviyesi yapılması gerekir. Özellikle gri papağanlarda kalsiyum noksanlığı sıklıkla gözlenir ve bu durum tüy yolmaya yol açabilir. Sadece tohumlarla ya da daha da kötüsü yanlızca ayçekirdeği ile beslenen papağanlar sadece tüy yolma değil çok daha büyük hastalıklara da yakalanabilirler. Ancak diyetin geliştirilmesi ve değiştirilmesi çok radikal şekilde değil kademeli olarak gerçekleştirilmelidir. Ani değişimler ishale neden olarak durumu daha da zorlaştırabilir. Her gün verilecek meyve-sebze, filiz ve ek besin (ayrıntılı bilgi için beslenme bölümüne bknz) miktarı artırılabilir. Mineralin vucutta birikimi zaman aldığından en azından on gün boyunca içme suyuna takviye yapılması gereklidir.
İkinci olarak papağanını sıhhi koşullarının iyileştirilmesi gereklidir. Tüneklerin kenarları, kafes köşeleri ve saklanmaya uygun diğer yerler gözlemlenerek bir dış parazit taraması yapılmalıdır. Papağanın dışkısı da kontrol edilerek iç parazitlerin olup olmadığı gözlemlenmelidir. Banyo, hem parazitlerden arındırmak hem de papağanın tüy yolmasını engellemek için iyi bir yoldur. Papağanın üşütmemesine dikkat ederek ve sıcak, cereyandan uzak bir ortam yaratarak mümkün olduğunca sık duş verebilirsiniz. Kafesin, tüneklerin ve diğer aparatların bol su ve fırça yardımı ile temizlenmesi de önemlidir.
Üçüncü olarak papağanın fiziki koşullarının iyileşirilmesi gereklidir. Daha büyük bir kafesin sağlanması, şayet korkmuyorsa kafesine yeni oyuncakların eklenmesi ve kemirme dallarının sürekli yenilenmesi ona egzersiz imkanı sağlayarak ilgisini tüylerinden uzaklaştıracaktır. Şayet papağanınız evcil ise ve korkmuyorsa bir tırmanma dalı edinmek ve kafes dışarısında zaman geçirmesini sağlamak da diğer bir yöntemdir.
Dördüncü olarak papağanınızın uyku süresini ve kalitesini artırın. Papağanınızın en azından 9-10 saat deliksiz uyumasını sağlayacak tedbirleri alın.
Son olarak papağanın güvende hissetmemesini sağlayacak unsurlar ortadan kaldırılmalıdır. Yuvarlak kafes, kafesin pencere kenarında bulunması, diğer petler (kedi, köpek vs) bazı renkler, bazı objeler (perde, örtü, oyuncak ) papağanınızı korkutabilir. Kafesin kare ya da dikdörtgen olması, yerden en az 30-40 cm yukarıda bulunması, cam-pencere, kalorifer, soba gibi yerlerden uzakta bulunması ve cereyan almayan bir yerde bulunması gereklidir. Papağanınız tüy yolmaya yeni başladıysa özellikle son dönemdeki değişikliklerin (kafes yeri, yeni bir pet vs) bulunarak bunların eski haline getirilmesi yararlı olabilir.
Şayet veterineriniz tarafından herhangi bir sağlık sorunu tespit edilemediyse farklı kafeslerde beslenmek şartıyla yanına kendi türünden veya farklı bir türden papağan alınması tavsiye edilmektedir. Bu psikolojik kaynaklı tüy yolmada bilinen en etkili çözüm yöntemidir. Orta-büyük boy papağanlar boyutça ufak diğer papağanlara zarar verebildiklerinden iyi bir alıştırma döneminden geçirmekte ve her iki papağanı uzun müddet dışarıda ve kontrolsüz bırakmamakta fayda vardır.
Birçoğumuz üniversiteyi bulunduğumuz şehrin dışında okumuş insanlarız, ev arkadaşlığının ne olduğunu çok iyi biliriz. Bir ev kiralamaya karar vermiş ve 3 arkadaş anlaşmıştık, bir arkadaşımız asosyal ve sorunlu bir yapıya sahipti ancak bizimle iyi anlaşıyordu. Bir zaman kendisine sorunları konusunda ben ve diğer ev arkadaşım elimizden geldiğince destek olmuştuk, ilerleyen zamanlarda bizde yoğun bir dönemde olduğumuz için bu arkadaşımızla biraz uzak kaldık, arkadaşımızda bu esnada yeni bir çevre edindi ve alkol bağımlısı oldu. Akşamları sürekli sarhoş olarak eve gelmeye, okula hiç gitmemeye başladı ve ruhsal sorunlar yaşamaya başladı. Bizi artık pek dinlemiyordu ve ona yardımcı olamıyorduk ve 6 ay süre sonunda alkol yüzünden ciddi rahatsızlıklar geçirdi ve en son doktor "öleceksin" diyince alkolü ciddi anlamda bıraktı. Daha sonra bizlerde destek olmayı denedik ve durumlar biraz düzelmişti....
Evimize yeni bir papağan almaya karar veriyoruz ve ilk günlerde bize hemen tepki vermesini istiyor, sürekli onunla ilgilenmeyi çalışıyor ve onu takip ediyoruz. Henüz bize ve evimize yeni alışan bu dostumuz ise bizi sadece korku ve tereddütle izliyor, hatta korkusunu hırlayarak, bağırarak veya ısırarak bize gösteriyor. Bu süreç 1 haftayı aşar ise artık papağanımızdan umudu kesiyor ve onu kendi haline bırakıp ilgilenmemeye başlıyoruz. Bir süre sonra evimizi ve ev halkını benimsemeye başlayan papağanımız bu kez kendisini yalnız ve terkedilmiş hissetmeye başlıyor. Bütün hikaye onun kendisini terkedilmiş ve yalnız hissettiği o andan itibaren başlıyor.
Strese giren bir papağan bu sıkıntısı ifade edeceği veya stresini başka yolla atlatamayacağı için bu yönteme başvuruyor ve bu kez biz sahiplerini bir telaş sarıyor.
Gördüğünüz gibi biz insanlar olarak aslında kendi aramızda bile buna benzer sorunları yaşıyor ve bazen farkında olmadan sorunlar yaşayabiliyoruz, aynı durumu papağanlarımızla yaşıyor olmak açıkcası beni artık şaşırtmıyor.
Buna benzer bir durumla karşılaşmamıza sebep oluşturabilecek durumları ve olası çözümleri bu yazımda anlatmayı deneyeceğim, umarım her papağansever için faydalı olacaktır.
- Kıskançlık : Özellikle kakadu,jako ve lori cinsi papağanlarda çok gözlemlenir. Eşinizi, çocuğunuzu veya evdeki diğer bir evcili kıskanmış olma ihtimalleri çok yğksektir. Bu durumda papağanınız yanında evin diğer bireylerine sevgi gösterisinde bulunmanız onu çıldırtacak ve strese girip kendisine ( imkan bulursa ev halkınada bir şekilde zarar verebilir! ) zarar vermesine yol açacaktır.
- Sürekli ilgi sonrası bir dönem yalnızlık : Sürekli ilgilendiğiniz ve çocuğunuz gibi baktığınız papağanınızı seyahat,iş veya ailevi sebeplerden dolayı bir dönem ilgisiz bırakmanız durumunda gerçekleşir. Uzun süreli bir yalnızlık onu çıldırtacak ve kendisine zarar vermesine sebep olacaktır. Mümkünse en azından günde yarım saatinizi ona ayırmayı deneyerek bunun gerçekleşmesini engelleyebilirsiniz.
- Kötü koşullarda bakım : Daha önce bulunduğu ortamda çok iyi koşullarda ( temiz bir kafes,oyuncaklar ve sevgi-ilgi ) bakılan bir papağanın, yeni geldiği ortamlarda bunları arayıp özlemesi sonucu gerçekleşir. Eski sahibi ile irtibata geçip papağanınız eski ortamı hakkında bilgi alıp ona göre davranmak bu sorunu çözecektir.
- Duygu aktarımı : Papağanlarımız bizim ruh halimizi çok kolay saptayabilirler. Ev içinde sürekli gergin, huzursuz veya üzgün isek papağanımız bunu algılayıp sizin ruh halinizi kavrayıp o şekilde davranmaya başlayabilir. Bu durumda kendisini strese sokup zarar vermesi, tüylerini yolması olasıdır.
Tüm bu yazılanların aksine bazı papağanlar tüy yolmayı alışkanlık haline getirip sürekli göğüs tüylerini yolabilirler. Bu durumda yapılabilecek tek şey onun bunu unutmasını sağlayacak ve onu oyalayacak bir yol bulmamız olacaktır.
Papağanınız tüy yolmaya başlamış ise en büyük ilaç ona göstereceğiniz ilgi ve sevgi olacaktır, strese giren bir hayvanın ilaç ile tedavisi mümkün deildir. Bazı hayvanlarda iç veya dış parazitlerden kaynaklanan tüy dökümü veya tüy yolma gerçekleşebilir bu durumda ilaç ile tedavisi mümkün olmaktadır.
Tüylerini yolan papağanlar için boyunluk takmak bir nebze çözüm olabilmektedir ancak bazı papağanlar boyunluktan aşırı rahatsız olmakta ve bukez sorun dahada büyüyüp içinden çıkılmaz bir hal almaktadır. Boyunluk takmak gerekirse bir veteriner yardımı çok daha iyi olacaktır.
Muhtemelen, en çok can sıkan ve en çok kafa karıştıran istenmeyen davranışların başında tüy yolma gelir. Papağan tüylerini çiğnemeye, çekmeye ve hatta kendini iyileştirilmesi mümkün olmayacak şekilde yaralamaya başlar. Uzunca bir süre, insanlar papağanların neden böyle yaptığını anlamadı ,fakat yıllar geçtikçe ve insanlar papağanları farklı ele almaya başladıkça cevaplar netleşti. Ayrıca, kanatlı tıbbı ve papağan dieti son 30 yılda bu korkunç davranışın daha fazla nedenini ortaya çıkaracak şekilde hızlıca ilerledi.
Papağanlar bir çok çeşit sebepten dolayı tüy yolar; bazıları hastalıktan, bazılarıysa duygusal eksiklikten. Ana nedenleri aşağıdaki gibidir.
· Can Sıkıntısı: Sıkılmış bir papağan tüy yolabilir. Her papağan meşgul olacak şeylere, çiğneyeceği oyuncaklara, dinleyeceği ya da izleyeceği radyo ve televizyona ve onunla ilgilenecek bir sahibe ihtiyaç duyar. Papağanlar günde 30 dakika kafes dışı aktiviteyle memnun kalmaz. Bir çok uyarıcıya ihtiyaçları vardır.
· Küçük Kafes: Kenetlenmiş (rahat hareket edemeyen) bir papağan o kadar kızar ki tüylerini yolar ve çiğner.
· Korku: Fobileri olan bir papağan aşırı korkusunun ve kızgınlığının hıncını kendinden alır.
· Çeşitsiz Beslenme: Zaruri yağların, vitaminlerin ve minerallerin uygun miktarda verilmediği bir beslenme kuru bir cilde ve sonucunda tüy yolmaya neden olur.
· Hastalık: Acı veren, kaşındıran ya da huzursuzluk veren hastalıklar, özellikle huzursuzluğun olduğu bölgede tüy yolmaya neden olur. Mesela, solunum yolu enfeksiyonu olan bir papağan sadece göğsünü yolar.
· Bitler ve Keneler: Deride ya da tüylerde hastalığa sebep olan herhan gibi böcek tüy yolmaya sebep olur.
· metal Zehirlenmesi: Veterineriniz tüy yolmaya neden olan metal zehrini kontrol etti mi ?
· Uygun Olmayan Aydınlatma: Tüm papağanlar güneş ışığına ya da yapay ‘full spectrum’ ışığa ihtiyaç duyarlar.
· Duş: Tüylerin üzerindeki yağ ya da pislik ve banyo yaptırılmadığında oluşan kuru bir cilt, tüy yolmaya neden olabilir.
· Hormonal Kızgınlık: Eşleşme sezonunda hormonal artıştan dolayı eşleşmeyen bir papağan kızgınlaşabilir ve bastırılmış enerjisinin hıncını tüylerinden alır.
· Çevresel Dürtüler: Bir doğum günü partisinden sonraki parlak balonlar ya da parıldayan süsler gibi çevredeki bazı yeni ve korkutucu şeyler aniden tüy yolmaya neden olabilir.
· Çevresel Değişiklikler: Mobilyanın yerini değiştirmek ya da kafesin yerini değiştirmek tüy yolmaya neden olabilir. Papağanlar tutarlılığı severler.
· Nikotin: Sigara tiryakileriyle yaşayan ya da sahiplenilen papağanlar tüy yolmaya eğilimlidirler çünkü nikotin papağanın tüylerine tortusunu bırakır.
· Sahip Değişimi: Görüntüdeki ani değişiklikler (Sakalları tamamen kesmek, saç rengini değiştirmek, gözlük giymeye başlamak, vb) hassas bir papağanda tüy yolmaya neden olur. Ayrıca, sahibin bir süreliğine gitmesi de tüy yolmaya sebep olur.
· Seyahat: Papağanın bir yerden bir yere seyahati de tüy yolmaya sebep olabilir.
· Yanlış Kanat Ayarı: Eğer kanat tüylerinin bitimleri çok keskin ya da düzensiz bırakılırsa deriyi rendeler ve kaşıntıya sonucunda da tüy yolmaya neden olur.
· Ailedeki Değişiklik: Evden birinin gitmesi ya da onu korkutan birinin eve taşınması, yeni bir bebek ya da ev hayvanı ani tüy yolumuna neden olur.
· Kuluçka: Yumurtaların üzerine yatan papağanlar, yumurtaları sıcak tutabilmek için göğüslerindeki tüylerinin bazılarını yolarlar. Bu normaldir.
· Bebek Tüylerinin Yolunması: Bazen anne papağanlar bebeklerinin tüylerini yolarlar. Bu bir ölçü normaldir. Ancak anne, bebeklere ciddi zarar veriyorsa ya da onların derisini kanatıyorsa, yavruları derhal ayırıp elle beslemeye başlayın.
Yani tüy yolma çeşitli nedenlerden dolayı baş gösterebilir ,ancak çığlık atma ve ısırma gibi olumlu yönde davranış değişikliği sağlanabilir. Mesela; diyelim ki bir papağan hastalık sonucunda tüy yolmaya başladı, her yolduğunda sahibi ona bağırıyor ya da kafesin yanına koşarak gidiyor, en azından tüy yolma esnasında sahibin gerginliği yükseliyor ve papağan veterinere götürülüp fiziksel problem ilaçla çözülüyor fakat tüy yolma devam ediyor. Neden ? Çünkü papağan her yolduğunda daha önce görmediği ilgiyi gördü. Bazı papağanların daha fazla ilgiye ihtiyacı vardır ancak bu tüylerini yolduktan sonra gösterilmemeli. Her zaman ilgilenilmelidir.
Bu davranış bozukluğuna hiçbir türün bağışıklığı olmamasına rağmen, Kakadular, Gri Afrika Papağanları, Macawlar, Amazonlar ve Eklektuslar tüy yolmaya ve kendilerine zarar vermeye en eğilimli olan türlerdir. Ayrıca, bir papağanın acı çekme kapasitesi varsa (küçük kafese koyulma, ilgilenilmeme, özgürlüğü elinden alınma), tüy yolma kapasitesi de vardır.
Tüy yolan bir papağana ilk yapılması gereken sağlık problemlerini çözmeye yarayan bir dolu test için bir veterinere(kanatlılardan anlayan) götürmek olacaktır. Enfeksiyonlar, mantarlar, virüsler, parazitler yolmaya neden olur. Aşağıda diğer mümkün çözümler.
· Beslenme: Tüy yolan papağanınızın beslenmesini güçlendirmeniz gerekli. İlave yiyecekler papağan için zaruridir. Tüylerini yolan papağanların daha fazla proteine ihtiyacı olduğunu gösteren kanıtlar var. Bu siteden ilave besinleri bulabilirsiniz http://www.petsatis.com
· Daha Fazla İlgi: Tüy yolan papağanla oyunlar oynayın. Oynadığınız sürece tüylerini yolmayacaktır.
· Yapılması Gereken İş: Tüy yolan papağana bir sürü çiğneyeceği ve parçalayacağı şeyler verin. Kağıt, gagasını formda tutan oyuncaklar gibi onu meşgul eden ve tüylerinden uzak tutan herhan gibi şey iş görür.
· Dallar: Kafese bir çok; temiz, ilaçsız, zehirli olmayan ağaçların dallarını yerleştirin. Papağanın dallar yontulana kadar onları kemirmek dışında çok az seçeneği vardır.
· Arkadaş Kuş GETİRMEYİN: Genel duyumun aksine bu papağanın tüy yolmasını durdurmaz. Bazı papağanlar arkadaşı kabul etmesine rağmen, bazıları onu bir rakip olarak görecek ve hiç ilgilenmeyecektir. Eğer tüy yolma hastalıktan kaynaklanıyorsa ve papağana bir arkadaş bulduysanız, bu nasıl yardımcı olabilir ? Aksine eğer tüy yolan papağanda viral bir enfeksiyon varsa diğer kuşa da bulaşması muhtemeldir.
· E-Tasma (Elizabeth Tasması): Son çare olarak papağanınıza Elizabeth tasması takmalısınız. Bu papağanın tüylerini yolmayı engeller. En iyi E-tasma saydam olanıdır böylelikle papağanın görüşünü kapatmaz. E-tasma seçerken lütfen dikkatli olunuz (boyunu kapsayan bölge kesici olmasın) ve bunu sadece papağan cildine ciddi zarar vermeye başladıysa takın. Unutmayın ki; bu, sadece problem için bir tampondur, iyileştirici değildir.
*Kuşunuz yabani ise 1 ay boyunca pek rahatsız etmeyin.Yemini suyunu değiştirin.Göz göze gelmeyin pek, bu onu korkutur.Hırlaması varsa hırlama mesafesini koruyun.(Hırlamaya başladığı yerden daha ileri gitmeyin) Hergün biraz daha yaklaşarak alıştırın kendinize.Şunu unutmayın eğer size güvenmezse size hiç alışmayacaktır.ilk önce onun güvenini kazanmanız gerekir.Çok sabırlı bir şekilde ilerleyin.
*Kuşunuz sizin oturduğunuz odada dursun.Odanın her yerini göreceği bir yerde olsun.Televizyonu karşıdan görsün yoksa ani ses değişiklikleri onu korkutur.Kafesini omuz hizasına yakın koyun.Hatta az daha yukarıda olsun.Bu onun kendisini güvende hissetmesini sağlar.Açık Pencere önünde kesinlikle kalmamalı.Hava ceryanları kuşları kısa sürede hasta yapar.Ayrıca kuşunuzu kapının yanına koymayın.Siz her giriş çıkışınızda panik yapacaktır.Bu onun kormasına ve ürkek bir kuş olmasına sebeb olur
*1 aydan önce kesinlikle Kafesinden çıkarmayın.Size ve ortama alışmadan kafesden çıkarmak doğru değildir.
Kafes dışına çıkardığınızda Eğer uçup yere düşerse hemen telaşla yakalamaya çalışmayın.Bırakın düştüğü yerde bir müddet kalsın.5 dakika kadar kendi haline bırakın.Daha sonra tünek tarzı bir sopayla almaya çalışın.Eğer başarılı olamazsanız kafesin altını çıkarıp üst kısmını kuşun üstüne tutun o kendisi kafes içine tüneğine çıkacaktır. Ya da kafesini düştüğü yere yakın koyarsanız yine kendisi gelip kafesin üstüne çıkacaktır.
Şunu Unutmayın Kafes kuşunuz için en güvenli bölgedir onun evidir yani.
Kuşunuzu kafesin içinde kesinlikle rahatsız etmeyin.Kafes içine elinizi sokmayın.Kafes onun evidir unutmayın.
*Kuşunuzun elinizi ısırma korkusunu ona kesinlikle hissettirmeyin.Eğer korktuğunuzu belli ederseniz kuşunuz bunu bir silah olarak kullanacaktır.Cesaretli olmalısınız.
*Bu arada Kışın haftada bir, yazın 2 günde bir uygun bir oda sıcaklığında (Yaklaşık 22 derece)fıs fısla su sıkarak banyo yaptırın.Suyun burun deliklerine kaçmamasına özen gösterin.Bu üst solunum rahatsızlıklarına sebeb olur.Dolayısıyla daha ileri aşamada sinüzite sebeb olursunuz.Bu da burun tıkanıklığı ve nefes almasında sorunlar oluşturur.Yukardan yağmurlama sistemi ile fısfıslarsanız daha iyi olur.
*"Kuşunuza bir an önce A ve D vitamini desteği vermelisiniz. Bol havuç, bol biber, domates. Yumurta sarısı. Gerekirse pirinç unuyla karıştırarak mama yapın.
*Yazın Her gün yarım saat güneşlendirin.Tabii ki direk güneş ışığının altına koymayın.(Kışın UltraViole lamba-Kuş için- kullanabilirsiniz)
*Ayrıca haftada bir suyuna vitamin damlası damlatın. En azından dengeli ve iyi bir beslenmeye geçene kadar. Tüylerdeki kahverengileşme-sararma diğer anlamda renksizleşme, A ve D vitamini bilhassa A vitamini eksikliğinden olur. Ne yazık ki kuşların çoğu sadece ay çekirdeğiyle beslendiğinden oluyor bunlar.Daha sonra karışık vitaminlerden kullanabilirsiniz.Toz veya Damla şeklinde olabilir.
*İç parazit olma ihtimaline karşın, önlem olarak levamin ya da nilverm alıp bir kere kullanabilirsiniz. Eğer kurt düşürürse 15 gün sonra bir kez daha. Ancak ağırlığına göre dozaj ayarı yapmalısınız."
İşin Özü Sevgi,Güven ve Sabırdan geçiyor.Bunları sağlarsanız gerisi gelir.
Papağanlarda Dışkılama
Dışkı, papağanlarda önemli bir sağlık belirtisidir. Sağlıklı bir papağan normalde koyu yeşil renkte dışkılar ve ortasında hafif bir üre beyazlığı olur. Eğer bunun haricinde bir dışkılama söz konusu ise papağan çok dikkatli gözlenmeli ve bu durum 1-2 gün içerisinde geçmiyorsa derhal veteriner hekime başvurulmalıdır.
Aşağıdaki resimler anormal dışkılama örneklerini göstermektedir.
Dışkının kafes altındaki dağılımı:
Sağlıklı bir kuş uyurken hep aynı yerde durur ve yer değiştirmez. Bu yüzden dışkılama gece vakti hep aynı bölgeye olur. Bunu kafesin altında şu şekilde görebilirsiniz:
Sağdaki gece vakti sağlıklı bir kuşun dışkılamasıdır. Soldaki ise gece rahat uyuyamayan ve rahatsız olan kuşun dağınık dışkılamasıdır. Kırmızı bitler yani parazitler kuşta uyku bozukluğuna yol açtığında böyle dışkılama görülebilir.
Fakat durum gündüz vakti tam terstir. Sağlıklı bir kuş gündüzleri çok aktiftir ve dağınık dışkılar. Eğer sağ taraftaki gibi sürekli aynı yere dışkılıyorsa bu bir hastalık göstergesidir.
KUŞLARDA DIŞKI ANALİZİ İLE HASTALIK TANIMI
Kuş dışkısının dikkatli kontrolü bir çok hastalığın teşhisinde faydalıdır.Titiz bir kontrol sonucu bir sıra problem daha başlangıç evresinde tanımlanabilir.Dr. Scope çeşitli kroki ve fotoğraflar ile makalesinde bu tanımlamaların nasıl yapılacağını ayrıntılı bir şekilde açıklamaktadır.
Dışkıdaki değişiklerin daha kolay anlaşılabilmesi için kuş anatomisindeki sindirim ve üriner sistemlerinin ve özelliklerinin tanınması gereklidir.
Bir çok kuş türünün yemek borularının sonunda ,kursak olarak tanımlanan, torba şeklindeki yem deposu bulunmaktadır.Yutulan yemler burada sadece ıslatılarak yumuşatılmaktadır.Besinler buradan iki bölümden oluşan kuş midesinin salgı bölümüne geçerler.Salgı midesinde besinlere gerekli salgılar (Tuzruhu,Pepsin vs.) eklenip ,oluşan lapa Taşlık olarak tanımlanan ikinci bölüme iletilir.Güçlü kaslardan oluşan bu bölümde besinler küçük taş parçaları yardımı ile iyice öğütülüp mideden ince bağırsağın birinci bölümüne ulaşırlar.Bu bölümde yağlar ve Nişastanın sindirimi için çok önemli olan Pankreas salgısı besinlere katılır.Kuş bağırsağı oldukça kısa olduğundan besinlerin geçiş süreci de oldukça kısadır.Bağırsağın sonunda idrar ve cinsel organ kanalları makatta birleşir.Bu birleşmenin sonucu olarak kuşlarda diğer hayvanlar gibi idrar ve dışkı atımını ayrı yollardan değil sadece makattan gerçekleşmektedir.Belirtilmesi gereken diğer önemli bir ayrıntı ise,kuşların idrar keselerinin olmayışıdır.Bunun sonucu olarak kuşlar idrarlarını konsantre idrar asidi (üre) olarak bırakırlar.Sonuç olarak kuş dışkısı aşağıdaki Bileşenlerden oluşmaktadır :
Dışkı :kahverengimsi-yeşilimsi ,uzun ve orta kıvamda kitle
İdrar :1.İdrar asidi Kristalleri:beyaz veya sarı beyaz 2.İdrar sıvısı :renksiz ,şeffaf sıvı
Dışkıların miktarı ,rengi ve niteliği çeşitli etkenlerden dolayı değişebilir.
Örneğin -sağlıklı bir kuşta : kuşun türü,alınan yem türü ve miktarı,üreme etkinliği
-hasta bir kuşta : Enfeksiyonlar,Parazitler,zehirlenmeler,Karaciğer-Böbrek vePankreas problemleri ve yanlış beslenme
BAZI TİPİK DEĞİŞİKLİKLER VE OLASI NEDENLERİ
1-DIŞKIDAKİ DEĞİŞİMLER
Renk değişiklikleri :sağlıklı kuşlarda -boyar madde ihtiva eden gıdalar,mamalar,meyveler değişikliğe yol açabilir
Bariz bir şekilde koyu veya kırmızımsı dışkı :
Kanın dışkıya karışması sonucu oluşur.Eğer kanama üst sindirim yolunda ise kan bağırsak geçişinde sindirildiğinden dışkı rengi koyu kahve rengindedir.Şayet kanama alt sindirim sisteminde ise dışkı rengi kırmızı veya koyu kırmızı olabilir.
Olası nedenleri:
Yaralanmalar,ağır Bakteri enfeksiyonları,,iç Parazitler (örn..Koksidler),zehirlenmeler (örn.ağır metal zehirlenmeleri)
Sarımsı veya yeşilimsi :
Karaciğer rahatsızlıklarında Safra salgısı sonucu oluşur.
Olası nedenleri :
Bakteri,Virüs ve Parazitler sonucu oluşan enfeksiyonlar.Zehirlenme sonucu oluşan Karaciğer hasarlarında da benzer renklenmeler oluşabilir.
Gri –kahverengi ve oldukça hacimli :
Ağır Pankreas rahatsızlıklarından etkilenen yağ ve nişasta sindirimi bu görünümün başlıca nedeni
İç Parazitler:
Ciddi Parazit salgınlarında (Tenya,Halkalı Solucan vs.) ve özellikle ilaçlanma sonrası bu Parazitler dışkı üzerinde çıplak gözle görülebilir.Diğer durumlarda bu canlıların ve yumurtalarının tespit edilebilmesi ancak Mikroskop altında mümkün olabilmektedir.
Dışkıda sindirilmemiş taneler :
Bu durum kursak veya midede çok ciddi bir rahatsızlığın belirtisidir.Bu rahatsızlığa maruz kalan kuşlar anormal derecede yem tüketmelerine rağmen kısa sürede zayıflar ve halsiz düşerler.
Olası nedenleri :Papağanlarda –bir Virüs sayesinde meydana gelen ve tedavisi mümkün olmayan Neurogene Midedelatasyonu hastalığı.Muhabbet ve diğer kuşlarda -Megabakteri,Mantar enfeksiyonları
2. İDRARDAKİ DEĞİŞİMLER
Aşırı sıvı dışkılamada dışkı adeta bir sıvı üzerideymiş gibi görünür.Genelde dışkı üzerindeki beyaz idrar asidi bu durumda yoktur.
Nedenleri :
Sağlıklı kuşta-aşırı sıcaktan dolayı fazla su içme,meyve ,sebze,tüketimi sonrası ve yumurtlama döneminde normal bir durumdur.
Hasta kuşta– hastalık sonucu Böbreklerin idrarı konsantre edememesi vücutta aşırı su kaybına ve kanın yoğunlaşmasına yol açar.Bunun sonucu olarak kuşta aşırı su tüketimi gözlenebilir.
Olası nedenleri: bakteriyel bir Böbrek enfeksiyonu,zehirlenme sonucu ortaya çıkan Böbrek hasarları,Hormon bozuklukları.
Diabet: kuşlarda ender görülse de ,çeşitli şeker hastalıkları aşırı su tüketimine yol açar buna bağlı olarak ta sıvı atımı o oranda artar.
Renk değişimi:dışkıda olduğu gibi idrarda da Karaciğer problemleri yeşilimsi ve sarımsı renklerle kendini belli eder.İdrar yollarında olası bir kanama pembemsi ve kırmızımsı renklerle belli olur.Dışkı oranı cok az veya hiç olmayabilir.
Sağlıklı kuşta –kuş uzun süre aç kaldığında veya sabah ilk yemi yemeden önce salgılanan bu dışkı normaldir.
Hastalıklı kuşta-gaga yapısında veya gaga boşluğunda olan değişiklikler,yaralanmalar,Mantar ve Trichomonadlar.
Tamamen yem yiyememe-çeşitli hastalıklar iştahsızlığa neden olabilir,aynı şekilde gaga ve boğazda oluşan yaralar da yem reddine yol açar.
Yem yenildikten sonra kusma-Kursak iltahabında,yaralanma ve Bakteri enfeksiyonu sonucu oluşur.
Bağırsak tıkanmaları-Midedilatasyonu,yabancı cisim yutma,Tümör veya yumurta sıkışma durumlarında oluşur.
Kabız-kuşlarda ender de olsa kabız da dışkının az salgılanmasına yol açar.
Dışkıda yoğun idrar asidi:
Dışkı üzerindeki beyaz idrar asidinin aşırı miktarda artması Gut hastalığının belirtisi olabilir.Gut hastalığı idrar asitlerinin organlarda yığılması sonucu ortaya çıkan ağrılı bir hastalıktır.Yanlış beslenme veya Böbrek hasarları sonucu oluşan bu hastalık özellikle eklemlerde oluşturduğu yumrulardan tanınır.
Gut hastalığının eklemlerdeki görünmü
DIŞKI VE İDRARIN KAFES ZEMİNİNDE DAĞILIMI
Sağlıklı kuşlar gün içinde sürekli hareket halinde olduklarından dışkıları da zeminde dağılırlar.Olası dışkı yığılmaları kuşların hareketinin azaldığını ve rahatsızlıkların başlangıcını belirtebilir.
Hastalıkla ilgili Önlemler
Aşağıdaki önlemler papağanınızın hasta olmasını engelleyebileceği gibi, hasta olması durumunda da bu durumu daha kolay atlatmasını sağlayacaktır.
Papağanınıza zengin bir menü sunun
Değişik meyve-sebzeler ve özellikle filizler vitamin ve mineral açısından zengin olduğundan papağanınızın vücud direncini artırır ve sağlıklı gelişimini sağlar.
Papağanınızın güneş ışığı görmesini sağlayın
Güneş ışığı, D vitamini ve kalsiyumun vucutta tutulumu için önemlidir. Ancak kafesi balkona çıkarmadan önce temiz olduğundan emin olun ve kafesin yarı güneş yarı gölge bir yere bırakarak papağanınıza aşırı sıcaktan kaçması için bir imkan verin. Soğuk kış günlerinde 'full spectrum' ampül kullanarak papağanınızın bu ihtiyacını giderebilirsiniz.
Papağanınızı ani ısı değişikliklerinden koruyun
Papağanınız en azından 10 derecede bulunmalı ve ani ısı değişikliklerinden korunmalıdır. Klima, pervane, rüzgar ve cereyan bu nedenle tehlikelidir. Banyo sonrası papağanınız kuruyuncaya dek özellikle dikkat edilmelidir.
Papağanınıza egzersiz imkanı sağlayın
Tırmanma ağacı, oyuncak, kemirme dalı veya büyük bir kafes edinerek ya da zaman zaman papağanınızı kafesin dışarısına çıkararak ona egzersiz imkanı sağlayın.
Hastalık belirtileri
- Burun ve/veya göz akıntısı
- Burun delikleri arasında orantısızlık
- Özellikle burun delikleri etrafında şişkinlik
- Nefes almada güçlük
- Nefes alma sırasında kuyruğun hareket etmesi
- Nefes alma sırasında hırıltı ve/veya 'klik' sesi
- Gözlerin sürekli kapalı durması
- Sürekli uyku hali
- Tünek üzerinde 'yatma'
- Düşük kanatlar
- Kafes tabanında durma
- Sürekli olarak tüyleri kabarık tutma
- Özellikle göğüs tüylerinde sürekli titreme (Aynı durum korku belirtisi olduğundan iyi analiz edilmesi gerekir)
- Hareketlere ve çevrede olan bitene duyarsızlık
- İştahsızlık
- Dışkılamada değişiklik (ayrıntı için bknz dışkı)
- Dışkıda parazit bulguları
- Su tüketiminde azalış / artış
- Uyku sırasında yer değiştirme / aşırı kaşınma
- Hareketlilikte azalma
- Konuşmada azalış
- Mat tüyler ve tüylerde bozulmalar
- Tüy diplerinde ve özellikle kuyrukta parazit bulguları
Papağanseverler gerek almadan önce gerek de aldıktan sonra yukarıdaki semptomlara dikkat etmelidirler. Papağan almadan önce en az birkaç gün boyunca düzenli olarak gözlemlenmesi tavsiye edilir.
Papağanlar doğada av hayvanları olduklarından hastalıklarını gizleme ihtiyacı duyarlar. Zira zayıf veya hasta olan avcının dikkatini çeker ve yaşama şansı son derece azdır. Dolayısıyla belirgin bir semptom oluşuncaya dek papağanın hastalığı belki de tedavi edilemeyecek derecede ilerlemiş olmaktadır. Papağanda meydana gelecek değişiklikler dikkatle izlenmelidir ve birkaç gün süren durumlarda derhal bir veteriner hekime başvurulmalıdır. Aşağıda belli başlı üniversitelerin veteriner fakülteleri ve veteriner kontrol ve araştırma enstitülerine ilişkin bağlantıları bulabilirsiniz.
0 yorum:
Yorum Gönder