Söyleşi bölümümüzde sizlere İzmir akvaryum camiasının sembol isimlerinden birini tanıtacağız. İzmir’de akvaryumu basit bir meraktan öte gören hemen her hobici Varyant’tan yukarı çıkınca sağdaki Sema Akvaryumu bilir. Ağırlıklı olarak canlı doğuranlar bulunan bu akvaryumcuda bazen sıradışı türleri, sıradışı boylarda ve kondüsyonda bulabilirsiniz.
“Nevi şahsına münhasır” tanımlaması dükkan sahibi Mustafa Bey için bence çok uygundur. Herşeyin giderek birbirinin aynı olduğu günümüzde, birilerinin sıradışı kalabilmesi ve kendine göre bir yol izlemesi takdire değer. Yarım asıra yaklaşan akvaryum tecrübesine sahip, İzmir’lilerin 80’lerde melek üretebilmek için bilgi, 90’larda bir parça Java yosunu veya bir tutam artemia alabilmek için kapısını aşındırdığı bu akvaryumcunun açılış kapanış saatleri bile kendine özgüdür.
Günümüzde rekabet şansını sadece ucuzlukla sürdürebilen, yaratıcılıktan uzak, süpermarket görünümlü akvaryumcular giderek artıyor. Zamanla işin içine kendisi birşeyler katanların öne çıkması ümidini taşıyorum.
Görkem Yararbaş
Soru: Akvaryumlarla ilgilenmeye ne zaman başladınız?
Mustafa Ergin: Tam 47 yıl önce dere balıklarıyla akvaryum hobisine başladım. Taş emen balıklarını besledikten sonra koi beslemeye merak sardım. 37 yıl önce ticari olarak akvaryumculuğa başladım. Yıllar önce Kemeraltı Sema Sineması’nın yanındaki dükkanımda başladığım akvaryumculuğu 1992’den beri şimdiki yerimde sürdürüyorum.
Soru: Favori balık türleriniz hangileridir?
Mustafa Ergin: Ben doğuran balık türlerine meraklıyım. Özellikle lepistes, kılıç ve plati... Çiklitlere ilgi duymamakla birlikte Ramirezi’yi ayrı tutuyorum çünkü o barışçıl bir balık, canlı doğuranlarla bile beraber bakılabiliyor. Silver shark yine sevdiğim bir türdür. Ben balığın kölesi olmam! Balık bana adapte olmalı. 50 santimlik çamurlu akvaryumda diskus ürettim ama benim için çok özel bir tür değildir açıkcası. Salyangoz ile suyu yumuşatarak hem de...
Soru: Eskiden popüler olan ancak günümüzde eskisi kadar ilgi görmeyen türler hangileri sizce?
Mustafa Ergin: Tetra türleri eski yıllarda çok yaygındı şimdi bazılarını bulmak mümkün değil.
Soru: Yemlerdeki değişimleri nasıl buluyorsunuz?
Mustafa Ergin: Yemler çok gelişti. Çok fazla çeşit var. İthal yemlerin bazıları çok başarılı. Buna karşın sadece ucuz olduğu için piyasada çok ilgi gören yığınla yem var. 70’lerde ben kendim mama hazırlardım. Toplam 26 çeşit maddeden hazırladığım bu yemle mükemmel netice alırdım ancak şimdi uğraşmak mümkün değil.
Soru: İçeriğinde neler vardı?
Mustafa Ergin: Dediğim gibi çok zengin bir karışımdı. İçindekilerden bazıları yulaf unu, kurutulmuş mamun (balık avcılığında bir yemdir) tozu ve denizden toplayıp fırında hızlı kuruttuğum yosunlardı. Bunlar doğal klorofil içerdiğinden balıklarda renkleri naturel yollarla ışıltılı hale getirirdi. Bir de yumurta akı var ki bu yeme asıl kıvamı verendir. İşin sırrıdır. Cama yapışırdı bu yem, balıklar yerken bile düşmezdi.
Soru: Genelde kendi balıklarınızı kendiniz üretiyorsunuz.
Mustafa Ergin: 1962’den beri canlı doğuranları üretiyorum. Bugün hala ürettiğim melek balığını ise ilk kez 70’lerin sonunda üretmiştim, o zamanlar İktisadi Ticari Bilimler Fakültesi’nde öğrenciydim.
Soru: Eski günlerdeki müşterilerle bugünküleri kıyaslayabilir misiniz?
Mustafa Ergin: Eskiden az ama öz müşteri vardı. Bilerek alırdı balığı. Şimdi ithalat yüzünden çeşit çok arttı ama bu müşterinin alışkanlığını da bozdu. Bu ithal balıkların çoğu doğadan toplama ve akvaryuma adapte olamıyor. Böyle olunca müşteri de hobiden soğuyor. Bir de çiklit müşterisi çok sorunlu. Belki 400 litrelik akvaryuma ihtiyaç duyacak türleri 40-50 cm lik akvaryumlar doldurup sürekli problem yaşıyorlar. Halbuki küçük akvaryumlar için bu çok yanlış bir uygulama. Aynı akvaryumda bol bitki ve doğuran balıklarla çok güzel görünüm elde edebilirsiniz.
Soru: 2007 yılında akvaryum piyasası ne durumda sizce?
Mustafa Ergin: Hobici sayısı çok arttı. Aynı zamanda akvaryumcu sayısı da çok arttı. Bu ihtiyacı malesef ithal balık karşılıyor ve problem yaşanmasına neden olan bu balıklar yüzünden hem müşteri hobiden soğuyor hem de ülke ekonomisi zarar ediyor. Bence üretimi mümkün ve kolay türlerin ithalatı yasaklanmalıdır. Üreticiler çoğalıyor onlar ihtiyacı karşılar. Özel türler dışında bitki ithalatına da gerek yok. Eskiden bitki ihtiyacı müşteriden gelen 7-8 çeşit bitkiyle sağlanırdı. Karşılığında balık veya malzeme verirdik. Akvaryumda yetişen bu bitkilerde sorun yaşanmazdı.
Soru: Bugün akvaryumcu olmak geçmişe oranla zor mu kolay mı?
Mustafa Ergin: Geçmişe oranla dükkanların işletme maliyetleri çok arttı. Az ve öz satışlı, çok kazançlı günler aranıyor.
Soru: Akvaryum hobisinin öncelikli sorunu sizce nedir?
Mustafa Ergin: İthal balıktaki sorunu anlattım. Buna birde doğuran balıkları havuzda üreten ve yetiştirenler eklenince müşterinin alıp yaşatabileceği balık çok azalıyor. Balıkların %98’i bu şekilde sorunlu. Bu sorunlar nedeniyle doğuran balıklar kolay ölen, dayanıksız balıklar olarak tanınıyor. Akvaryumda bu balıkları üretip, satış boyuna getirmek zahmetli ancak balıklar bu şekilde gittiği akvaryuma adapte olma şansına sahip. Bir de akvaryum seçimindeki uygunsuzluklar hobicilere kötü tecrübeler yaşatıyor. Küçük akvaryumlara çiklit koymak yerine vahşi olmayan tetra türleri veya canlı doğuranlar tercih edilmelidir. Bunlara zararsız bir dip çöpçüsü, vatoz eklenerek küçük, mütevazi ama güzel görünümlü akvaryumlar yaratılabilir.
Soru: Canlı yem kullanımı hakkında ne düşünüyorsunuz?
Mustafa Ergin: Canlı yem sınırlı miktarda kullanılması şartıyla gereklidir. En sık kullanılan canlı yem türü iki tanedir. Biri tubifeks kurdu diğeri su piresidir. Su piresi profesyoneller içindir. Bulması ve muhafazası zordur. İçeriğinin çoğu sudur, balığı fazla büyütmez ancak afrodizyaktır. Kurt ise büyümeyi daha fazla destekler. Haftada bir veya iki kez çok iyi temizlenmiş kurt verilebilir. Akvaryumcudan alınınca mutlaka bir gün dinlendirilmelidir.
Soru: Akvaryumculuk yapacaklara ne önerirsiniz?
Mustafa Ergin: Bir kere bu işi çok sevmesi lazım. Ayrıca herkes kendi ruhuna uygun balığı beslemelidir. Bu hem alım satım hem de üretim için çok önemli bir ayrıntıdır. Sevdiğiniz balığı beslemelisiniz mesela ben canlı doğuran türleri seviyorum onların üretimini yapıyorum. Aynı zamanda şairim, kavgacı türleri sevmiyorum.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Blogger tarafından desteklenmektedir.
0 yorum:
Yorum Gönder